0-3 Yaş Aralığı ve Güvenli Bağlanma

Çocuğun gelişimi sürecinde, bu konuya ilgililerin malumu olan öyle bir dönem vardır ki bu döneme çocuğun ve dolayısıyla ebeveynin altın dönemi denilebilir. 0-3 yaş aralığı araştırmalara göre beyinde sinir hücrelerinin fazlasıyla üretildiği bir dönem. Beyin hücrelerinin böylesine bir artışı, çocuğu bilgiye aç hale getiriyor. Öyle ki çocuk, bu dönemdeki öğrenme yeteneğini hayatının geri kalan kısmında kazanamıyor/bulamıyor.
Çocuğun 0-3 yaş aralığını en verimli şekilde geçirebilmesi ise, onun güvenli bir şekilde anneye bağlanması ile mümkün. Çünkü bu dönem aynı zamanda çocuğun en zayıf olduğu ve annesiyle yahut kendisine bakım veren birincil şahıs dediğimiz kişiyle güvenli bir bağa ihtiyaç duyduğu bir dönem. Çocuk bu bağı kuramadığında ise stres hormonu dediğimiz kortizol hormonu çokça salgılanıyor ve stres altındaki çocukta öğrenme olumsuz etkileniyor. Kortizol yüksekliği oranında zekâ seviyesi düşüyor ve aynı zamanda ilerleyen yaşlarda davranış bozuklukları da ortaya çıkabiliyor.
Peki, güvenli bağlanma tam olarak neyi ifade ediyor?
Çocuğun, annesine veya birincil şahsa güven duymasına, gelişimi içerisinde herhangi bir stres, yoksunluk yaşamamasına güvenli bağlanma deniliyor. Örneğin altı ıslanan, karnı acıkan çocuk strese girer ve bu isteklerini anlatabileceği yegâne yol ağlamaktır. Eğer ağladığı sırada karşısında oflayan puflayan, serzenişte bulunan, kızan, isteksiz bir kimse görürse bu, çocukta güven hissini zedeler ve bir dahaki ihtiyacında onunla ilgilenilmeyeceği düşüncesiyle kaygıya kapılır. Güvenli bağlanma;  Çocuğun psikolojik, biyolojik ihtiyaçlarını yerinde, zamanında, sevgi, ilgi ve merhametle yapmaktır. Elbette annenin yanlış davranışları devam ettiği sürece bu ruh hali çocukta kabul görür.  Annenin bir defaya mahsus olan yanlış davranışları hemen ardından güvensiz bağlanmayı beraberinde getirmez.
Bağlanmanın bir kaç çeşidi vardır:
1-Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma çeşidinde çocuk, ihtiyaç duyduğu her anda anneye ulaşabiliyordur. Gece uyandığında, sabah kalktığında hep annenin yakınındadır. Eskilerin “kucağına alıp alıştırma!”  “bırak ağlasın, ciğerleri açılır!”  “yakınında yatırıp kokuna alıştırma!” sözlerinin aksine, anne çocuğu ile doya doya vakit geçirmiş, onunla ten teması kurmuş ve ihtiyaçlarını büyük bir özveriyle, istekli bir biçimde yerine getirmiştir.
2-Kaygılı Bağlanma:  Bu bağlanmada ise anne, farklı sebeplerden çocuğun ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında karşılayamıyordur. Karşıladığı anlarda ise çoğu kez gergindir. Bu, çocukta kaygı oluşturur. Örneğin çocuk acıkıp ağladığında anne şikâyet ederek kucağına alır ve gergin bir şekilde karnını doyurursa çocuk kendini güvende hissetmez. Kaygılı bağlanmada, anne çocuğu ile yeterince ilgilenmez, onunla yeterince vakit geçirmez. Fiziki olarak yanında olsa da, ruhen çocukla ayrı yerlerdedir. Kaygılı bağlanma da zekâ ve buna bağlı olarak öğrenme gelişimi sekteye uğrar. İleriki yaşlarda davranış bozukluklarına ve psikolojik problemlere sebep olabilir. Bu bağlanma şekli, toplumumuzda çokça karşılaşılan bağlanma şeklidir. Ne yazık ki ebeveynler çocuklarını sevmekle birlikte onların biyolojik ihtiyaçlarını önceliyor, ruhen çocuklarını doyurmuyorlar. Bunun farklı sebepleri olabilir fakat bu farklılıklar bölgesel olarak da değişiklik arz eder. Örneğin; Doğu ve Güneydoğu’da genellikle çocuk sayısının çokluğu, Batı ve iç kesimlerde ise annelerin çalışıyor oluşu çocuğu annenin sevgi ve ilgisinden mahrum bırakır.
3- Kaçınmalı/Güvensiz Bağlanma: Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması, mesela karnının doyurulup altının temizlenmesi yalnızca onun biyolojik ihtiyaçlarının giderildiği anlamına gelmez, aynı zamanda çocuğu içine düştüğü strese karşı teselli eder ve annenin her zaman onun yanında olduğunu ona hissettirir. Kaçınmalı bağlanmada anne çocuğun fiziki olarak yanında değildir. Onun ihtiyaçlarını karşılamaz ve yanında olduğu zamanlarda ise genellikle şiddet eğilimlidir. Çocuk bunu o dönemde bastırsa da ileriki dönemlerde farklı psikopatolojilere yol açabilir. Genellikle yetiştirme yurtlarında ortaya çıkan bu bağlanma, problemli evliliklerde de görülebilir ve en tehlikeli bağlanma çeşididir. Bu şekilde yetişen bir çocuk hayatında yalnızdır, sırtını dayayacağı yakın dostları yoktur, insanlara güvenemez, evlilik hayatında ve insanlarla ilişkilerinde çoğu zaman başarılı olamaz. Yine kaçınmalı bağlanmada çocukluk döneminde başını duvarlara vurma, saç yolma, kendini yerlere atma gibi davranışsal bozukluklarda görülebilir.
Çocuk eğitiminin temelini oluşturan güvenli bağlanma; yemek, su kadar hayatidir. Çocuğun aile ile uyum içerisinde olması ve eğitime açık olması, ebeveynlerin geri bildirimlerine uyması güvenli bağlanma ile ilişkilidir. Bu yaş aralığında çocuğun keşfetmeye meyyal olması sebebiyle ebeveynlerin çoğu zaman çocuğu bastırmak yerine, ona uygun bir ortam hazırlayarak sınır koymaları daha uygundur.
Güvenli bağlanma gerçekleşmediğinde bağlanma çeşitlerinde değindiğimiz problemlere ek olarak şunlar sıralanabilir:
  1. Güvenli bağlanma gerçekleştiremeyen çocuklar ileriki yaşlarında, evlilik hayatlarında eşlerine duyduğu güven noktasında problemler yaşayabilirler. Aynı zamanda insanlarla ilişkilerinde ve eğitim hayatlarında da zorlanabilirler.
  2. Güvensiz bağlanan çocuklar 0-3 yaş sonrası annelerine yapışıktır, annelerini bırakamazlar. Kreşe yeni başlayan çocukların ve sütten kesilen çocukların anneden ayrılırken beklenenin üstünde bunalım ve stres yaşamalarının ana sebebi, çoğu zaman güvenli bağlanmanın gerçekleşmemiş olmasıdır.
  3. Çocuk kendi annesi ile yaşadığı bağlanma şeklini çocuğuna geçirir. Sürekli olarak gergin, mutsuz annelerin davranışlarının temeli, aslında çocukluklarında güvenli bir bağ kuramama problemidir.
  4. Ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde uyumsuzluk, söz dinlememe, reddediş davranışlarının sebebi çocuğun güvenli bağlanmadan yoksun olmasıdır.
  5. Güvenli bağlanma gerçekleştiremeyen çocuklar göz teması kurmakta zorlanır. Bu, genellikle dinleyici olduklarında değil, konuşmacı olduklarında ortaya çıkar.
0-3 yaş aralığında anneye güvenle bağlanan çocuklarda şöyle etkiler görülür:
 
  1. Güvenli bağlanma gerçekleştirmiş çocukların yetişkinlik çağında duygu dünyaları sağlamdır. Hayatlarında yaşadıkları ani ve büyük değişikliklere karşı  (boşanma, ölüm vb.) güçlüdürler.
  2. İnsanlarla iletişimleri sağlam temeller üzerinedir.
  3. İletişim esnasında göz temasını rahatça kurabilirler.
  4. Empati yeteneği ve sezgileri kuvvetli kimselerdir.
  5. Öz saygıları ve özgüvenleri yerindedir. Girdikleri ortama kolay uyum sağlarlar.
  6. Yaşamlarında sakin ve dingindirler.
  7. Kendi çocukları ile güvenli bağı oluşturabilirler.
Araştırmalara göre çocukların yüzde altmışı fıtraten güvenli bağlanmayı sağlıyor olsa da ebeveynlerin bu konuya dikkat etmeleri esastır. İslam’da yukarıda geçen bazı maddeler Cennet ehlinin özelliklerinden sayılmış ve bu özelliklere sahip kimseler övülmüştür. Bazı rivayetlerde cehennemin kendilerine haram kılındığı söylenmiştir.[1] Hedefi Allah Teâlâ’nın rızası ve cennet olan bizlerin, bu konuların cahili olması düşünülemez. Temiz bir fıtrata sahip, şahsiyetli nesiller yetiştirmek her ebeveynin görevidir. Yapmamız gereken en önemli şey ise hayatın yorucu, gereksiz meşgalesinden sıyrılıp çocuğumuzla yerli yerince ilgilenmek, sevgi ve ilgiden onu mahrum bırakmamak, onunla nitelikli bir iletişim kurmak olacaktır. Aynı zamanda bu dönemde çocukların dijital ekranlardan uzak tutulması, öğrenme becerisine katkı sağlar.
Allah Teâlâ’nın anneye verdiği sevgi, merhamet, sahiplenme hissi bununla beraber çocukta var olan zayıflık, aslında anneyi, güvenli bağı kurmaya zorunlu kılar. Aynı zamanda Rabbimiz, iki yaşına kadar emzirme dönemi ile çocuğun ten teması ihtiyacına zemin hazırlar. Güvenli bağlanmada anne, çocuğun yalnızca ihtiyaçlarını karşılamaz, bunları yaparken sevgi, ilgi ile yapar. Bu şekilde yetişen bir çocuğun ileriki hayatında sağlam bir psikoloji ile güçlü bir şahsiyet olarak yaşamını sürdürmesi, dönemimizin asalaklaşan, duyarsız gençlerinin aksine İslam’a ve yaşadığı topluma faydalı bir birey olması umulur.
                                                                                                    
Velhamdulillahi Rabbil âlemin




 
 
[1] “Kendisi cehennem ateşine, cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.” (Tİrmizi)
Whatsapp Destek