Çocuklarda Sınır Eğitimi

Ebeveynlerin çocuklarına kazandırması gereken en önemli davranış biçimlerinden olup, pedagojide “kişinin, kendi haklarını bilmesi, başkalarının haklarını ihlal edecek noktada durması" şeklinde tanımlanan, had- hudut olarak da bilinen bir kavramı, sınır kavramını ele alacağız. Kazanımlarının uzun vadede aile ilişkilerine, dost ve akraba ilişkilerine olumlu şekilde yansıyan, özsaygıyı geliştiren bu konu çocuk gelişiminde oldukça önemli.
Sınır, sözlükte iki ayrı bölgenin alanlarını birbirinden ayıran çizgi olarak bilinir. İnsanların alan sınırlarının olmasının yanı sıra bedensel, ruhsal, bilişsel ve toplumsal sınırları da vardır.  Örneğin, insanın bedeni güçlü olabilir ama dayanacağı son nokta mutlaka vardır. Ruhen güçlü hissedebilir ama kaldırabileceği bir sınır vardır. Akıllıdır fakat aklının alamayacağı birçok şey olabilir. Dolayısıyla kişi sınırlarının farkındalığına ulaştığında, bu onu gelişime sürükler ve neyi nasıl yapacağına dair bir fikir oluşturur. Çocukların dünyasında sınırların bilinmesi ve uygulanması ebeveyn desteğiyle mümkündür. Sınır eğitimiyle çocuklar gelişim sürecinde güvenli ve uyumludurlar. Yetişkinlikte kendi sınırlarının/ hudutlarının farkında, başkalarının sınırlarına ise saygılıdırlar.
Çocuklar girdikleri her ortamda sınırlarını bilmek ister. Bulundukları yerin veya oynayacakların sahibinin gözlerine bakarak adeta “nerede durmalıyım” der. Bunu bilmek çocuğu rahatlatır ve özgürlük alanı oluşturur. Bazen de farklı sebeplerden çocuklar sınırları zorlar, aşmak ister. İşte bu noktada takınılan tavır, uygulanan yaptırımlar yahut ebeveyn tarafından çocuğa duyulan şefkat ve merhamet çocuğu sınırlar konusunda eğitir. Sınırını bilen çocuk aynı zamanda sınırını bilen bir yetişkindir. Evliliğinde, sosyal ilişkilerinde sınırlarını korur ve bir başkasını sınırlarına dahil etmez. Dahil etmediği gibi kendisi de başkalarının sınırlarına dahil olmaz.
Konunun büyük bir öneme sahip olmasının yanında bu konuda bilimsel çalışmalar azdır.  Bu sebeple sınırlar konusunda bir seminerden alıntılarla hazırlanmış aşağıdaki notlar konuyu derli toplu şekilde özetlemektedir. Çocuğunun fıtrat üzere kalabilmesi için çaba harcayıp onunla ne işçi patron nede arkadaş ilişkisi[1] kurmayan, şuurlu tüm ebeveynlere faydalı olmasını diliyorum.
Çocuklar Ne İster?[2]
  • Sevilmek
  • Oynamak
  • Koşmak
  • Sormak
  • Görmek
  • Anlamak
  • Hayal kurmak
  • Ve anlaşılmak ister.
Anlaşılma isteği sadece çocuk için değil, herkes için geçerlidir. Anlaşılmadığımız zaman strese gireriz. Çocuk anlaşılmadığını hissettiği zaman, uzlaşmak daha zor olur ve çatışma içine girebilir. Çocukla iletişime geçip bir şey yapacağımız zaman öncelikle onları anlamamız gerekir.
Çocuklarda Sınır Problemi Nedir?
Yetişkin olarak ikili ilişkilerde problem yaşadığımız durumlara baktığımızda çoğunun sınır eğitimi ile ilgili olduğunu görüyoruz. Aileler, çocuklarına doğru sınır koyarak kendisinin farkında, özgüvenli, duygularını tanıyan ve kontrol edebilen, başkalarının ve kendi sınırlarının bilincinde olan, sorumluluklarını yerine getiren yetişkinler olmasına rehberlik etmiş olacaklardır.
Hayatımızın içinde birçok sınır vardır. Zamanla hepimiz sınırlarımızı öğreniriz. Yani “Haddimizi bilmiş” oluruz. Böylelikle hayata daha kolay uyum sağlarız. Bir anlamda çocuklara sınırlarını öğretmek ve kuşatmaya “haddini bildirmek” de diyebiliriz. Çocuklara bu sınırları tanıtmak, anlatmak önemlidir. Deneme, öğretme ve keşfetme açısından doğru bir şekilde sınırları tanıtmalıyız. Ebeveyn olarak çocuklara doğru sınırları, doğru bir şekilde tanıtmalıyız. Bu aktarımlar net ve yeterince olmalıdır. Yoksa sınırları doğru aktaramamış oluruz ve ortaya sınır problemleri / sınırların ihlali çıkmış olur.
 
 Sınırlarla Bağlantılı Problemler Nelerdir?
  • Laf-söz dinlememe
  • Kolay öfkelenme ve saldırma
  • Ekrandan kopamama
  • Vaktinde uyumama ve yememe
  • Sorumlulukları yerine getirememe
Sınırların Önemi
Bunu kavrayabilmek aktarma aşaması açısından yetişkinler için çok önemlidir. Önce her şey ebeveynin kafasında oturmalıdır.
  • Güvende Olma Hissi: Sınırlar çocuğa korunduğunu hissettirir. Aile çocuğa sınır koyamıyorsa şu his oluşuyor; daha annem beni durduramıyor ki, bana gelen tehlikeleri nasıl durduracak? Çocuktaki bu düşünce öfkeye yol açar. Dolayısıyla çocuğa sınır koyarak güvende olmasını, rahat olmasını sağlarız. “Seni anlıyorum ve senin iyiliğin için davranışına sınır koyuyorum.” Çocuk bunu hissederse size küsmez, ona zarar vermemiş olursunuz ve ilişkinizde herhangi bir değişiklik yaşanmaz.
  • Sosyal Beceriler ve Uyum: Sınırları öğrenerek, çocuklar topluma hazırlanmış olur.
  • Sorumluluk Duygusu: Çocuklar sınırlardan çıktığında bunun yaptırımının ne olduğunu bilir ve sorumluluk almayı öğrenir. Hatalarının sonucuna katlanarak sorumluluk duygusu pekişir.
  • Aile İlişkileri (kuşatılma hissi): Sarılma kuşatır, sınırlandırır, güvende hissettirir. Sınır eğitimi aslında sarılma ile özdeşleştirilebilir. İlgimizi, sevgimizi eksik etmeden çocuğa sınır koymak sarılmak gibidir. Sarılarak hem alan kısıtlanmış olur hem de bu iş sevgi ile yapılmış olur. İşte sınır eğitiminin özü de budur.
  • Çocukların birçoğu ilk aşama sonlandığında beklenilen seviyeye gelir. İkinci aşama uygulanmak zorunda olan çocuklarda bazı patolojiler oluşmuş olabilir böyle bir durumda uzmandan destek alınabilir.

Sınır Eğitiminde Sözel Yöntemler (İlk Aşama)
  1. Anlayış: Çocukların isteklerini anlamak çok önemlidir. Çocuk bağırıyor, isteğini dile getiriyorsa buna karşılık onu anladığımızı ifade edelim. “Anlıyorum, bunu yapmak istiyorsun/istemiyorsun.” Yüksek sesle söyleyin ki, bağıran çocuğa o an sesimizi duyuralım.
  2. Kural: Kuralları hatırlatın! “Anlıyorum, ama bunu yapmak zorundasın. Bu evimizin bir kuralı.”
  3. Alternatif: Talebi yönlendirin! Çocuğun talebini görmezden gelme değil, alternatifleri söyleyip çocuğunuzu yönlendirin. Tamamen bırakmak ya da zorlamak yerine ilgi duyduğu başka alanlara yönlendirin ve kendini güvende hissetmesi için bekleyip, zorlamayın. “İstersen bunun yerine şunu yapabilirsin.” Gibi.
Sınır Eğitiminde Davranışsal Yöntemler (İkinci Aşama)
Bu yöntemler sözel yöntemler işe yaramadığında uygulanmalıdır.
1.Mahrumiyet: Bir şey yaptığında onun bedelini ödemesi gerekir. (İlgi ve sevgi vermeyerek cezalandırma yöntemi anlaşılmamalı ve “Bunu yaparsan seni sevmem, seninle ilgilenmem” gibi cümleler kullanılmamalı, uygulanmamalıdır.)
 Çocuğun elinden sevdiği bir şeyi almak mahrum bırakmaktır. Örneğin çizgi filmini o gün izletmemek yapılan yanlış davranışa paralel olarak uygulanabilir. Duyarlı bir çocuk için böyle bir bedel yeterli olacaktır.
2.Fiziksel Bloke: Bazı çocuklar bu mahrumiyetten de anlamayabilir. Yapılması gereken çocuğun saldırmasına, şiddete yönelmesine engel olmaktır. Saldırdığında onu durdurmalıyız. Örneğin sarılarak durdurabiliriz. Ya da ellerinden tutabiliriz, aynı seviyede, göz hizasında olmalıyız. “Bana vurmaya devam ettiğin sürece seni böyle tutmaya devam edeceğim.” Diyerek kararlılığımızı bildirmeliyiz.
3.Seçenekli Müdahale: (Son çare) Bazı çocuklar onu kontrol edebildiğimizi görebilmelidir. Örneğin çocuk evden çıkmıyor ve çıkmamakta da ısrarlı ise. “Sen kendin mi çıkmak istersin, ben mi çıkarayım?’’ Diyebiliriz. Yine de çıkmıyorsa, biz çıkarmalıyız. Yani fiziksel olarak müdahale etmek gerekiyor.
Sınır Eğitimi Detayları
  • Çocuk bir şeyi seçtikten sonra ona saygı göstermek çok önemli. Seçimden sonra sonucuna saygı duyulmalıdır.
  • Ebeveynin tutarlı olması önemli. Bir karar almışsa onun arkasında durmalı şartlar ne olursa olsun gevşeklik göstermemeli.
  • Davranışsal kararlılık (Bozuk plak) yöntemi etkili. Çocuklar aynı şeyi tekrar tekrar söyler. Biz de aynı şekilde cevapları vermeliyiz. Yeni cevaplar üretmemeliyiz. Yani bir şeye hayır demişsek çocuk ısrar ettikçe açıklamalara girmemeliyiz. Çocuklar bizlerin hassas noktalarını fark eder. Çocuk o noktaları zorlar. “Annemi sinirlendireyim de bana onu versin.” Şeklinde düşünür. Tartışmaya girilmemeli, bu kişisel algılanmamalıdır.
“Hayat seçimlerden ibaret” sınır eğitimi bunu algılatma ve bu farkındalığı hedefler.
Tavsiyeler
(Nasıl Uygulayalım?)
  • Duyguya değil davranışa müdahale etmek çok önemlidir. Çocuğun duygusunu anlayıp duygularına sınır koymamalıyız. Çocuk duyguyu yaşamalı. “…ama öfkelendiğimiz zaman eşyaları kıramayız. İstersen onun yerine şunu yapabilirsin.” Onu bu şekilde yönlendirmeliyiz. Çünkü duygular yaşanması gereken şeyler ve yaşanmadığında, içimizde kaldığında, bastırıldığında ileriye dönük sıkıntılar yaşarız.
  • Sakin fakat net bir ses tonu ile konuşmalı, gayet kararlı, sakin, kontrolü kaybetmemeliyiz
  • “Hayır” çocuğu büyüten bir kelimedir. Çocuğa hayır dememiz onu incitmez, bilakis onu hayata hazırlar.
  • Açık ve basit beklentilerimiz olmalı ve bunu çocuğa en fazla 3 cümle ile açıklamalıyız. 3-4-5 yaş dönemlerinde bu çok önemlidir. Aksi takdirde çocuk için anlaşılır ve net olmaz.
  • Başka otorite kişileri dahil etmek önemlidir. Sadece anne kural koyup baba yıkınca anlamı olmaz. Bu süreci birlikte yönetmeleri gerekir. Ancak böyle olursa etkili olmuş olur.
  • Genel kurallar: Evde bazı kuralları seslendirmek, kâğıda dökmek etkili olabilir. Zaten uygulanan bir kural da yazılabilir. Böylelikle “Evet kurallar bir tek bana ait değil, herkese ait kurallar var.” Algısı oluşturulur.

Bütün bu süreçte ilgi, merhamet, sevgimizi ihmal etmeyelim. “Sen güvendesin, yanındayım, seni kuşatıyorum. O yüzden seni böyle sınırlandırıyorum” şeklinde cümlelerle çocuğu rahatlatmamız fayda sağlayacaktır.



 
 
[1] Çocukların anne babasının arkadaşlığına değil güvenine, desteğine, sevgisine ihtiyacı vardır.  Arkadaş kişinin her halukarda yanındayken ebeveyn çocuğun yanlışında karşısında olmalıdır. Bu sebeple çocukla ebeveyni arasındaki sınırı kaldıran arkadaşlık ilişkisini tasvib etmiyoruz.
[2]  Psk. Talha Tolunalp'in seminerinden istifade edilmiştir.
Whatsapp Destek