Duyarsız Çocuklar Çağı

Son zamanlarda adını çokça duyduğumuz bir kavram var  Z Kuşağı... Doğum yılları iki binli yıllara dayanan bu kuşağın müntesipleri bazı kesimlerce öve öve bitirilemiyor. Çok zeki, sorgulayıcı, şüpheci , dogmalardan uzak ve özgürlüğüne düşkün oldukları anlatılıyor, yazılıp çiziliyor.  Böyle bir neslin ne kadar övülmeye layık olduğunun tartışmasını  bir kenara bırakırsak esasen; internet, sosyal medya bağımlısı, iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz, gözlerinin ve zihninin yorgunluğunun yegane sebebi “idol” kabul ettiği kişileri takip etmek olan, hedefi ,hayali, gayret ve disiplini olmayan bir nesil bu nesil.
Daha iyi anlaşılması açısından konuya dair bir örnek vermek istiyorum; Geçen gün parkta bir genç gördüm görünümü, davranışları erkeğe benziyordu ama cinsiyeti kızdı. Yanındaki yakınına “ babam bana bireysel  emeklilik  yaptırdı ilerde emekli  olacağım. Okumaya gerek yok yani” diyerek gülüyordu. Kendi kendime “Ya Rabbi bunların dünyalık bile olsa bir hedefi, amacı yokken nasıl hidayete ulaşacaklar” dedim. Çünkü bana göre şahsiyetli kişiler hayatı ciddiye alır kendilerine hedef ve hayaller belirlerdi. Görüldüğü gibi bu neslin aslında tek derdi  kolay yoldan para ve bu parayı hesapsızca, hevaya göre harcamak. Elbette istisnaları tenzih ediyorum. İdealist, çalışkan, hayatı ciddiye alan gençlerin el Hâdi olan ile hidayet bulup davada yer almalarını canı gönülden istiyorum. Ama akrabalarımıza, çevremize baktığımızda genel tablonun bu olduğu da maalesef bir realite.
Peki acaba çağımız gençlerinin bu hallerinin sebebi; sevgi görmeyip fakirlik, yokluk, zorluk içinde büyümüş olduğundan kendi çocuğunu aynı şekilde yetiştirmemek adına bütün imkanları onun önüne seren ebeveynlerden başkası mı ?
Gelin bu ay ebeveynler olarak kendimize yönelelim ve duyarsızlık kavramını doğru tanımlayıp  hayata, çevresine, ailesine, hatta kendi benliğine karşı duyarsız olan bu gençler için yeni kararlar alalım.
Duyarsızlık ; modern dünyanın  insanı biricikleştirerek içine ittiği; gözü gören kör, kulağı işiten sağır yapma halidir.   Duyarsız insanlar her meselede kendi menfaatini düşünen iradeden yoksun, hevakâr, insanların hisleri, ihtiyaçları nedir umursamayan kişilerdir.
Duyarsız Gençlerin Yetişme Süreci ve Çözüm Yolları
  • Böyle gençlerin yetişmesinin ilk, belkide en önemli sebebi İslami şuura sahip olmayan ebeveynler. Bu ebeveynler ve imar ettikleri evleri İslam’ın verdiği basiret, takva, ihsan güzel ahlak gibi rızıklardan uzak olduğundan o evde yetişen çocuk -Allah teâlâ’nın rahmet ettikleri müstesna-  bütün  bunlardan mahrum kalır hayata dair bir duruşu, düşüncesi, hedef ve hayali olmadan bunlar nedir bilmeden hayatta var olmaya çalışır.
  • Çocuğun yetiştiği ev kadar kucağına doğduğu ebeveynde şüphesiz önemlidir. Eğer ebeveyn doğru bir rol model olmaz ise çocuğun duyarlı bir  birey olması beklenilemez. Çünkü çocuk okulöncesi dediğimiz 0-6  yaş aralığında anne babasından olumlu yada olumsuz istisnasız her şeyi alır.  Anne babanın ilgi duydukları çocuğunda ilgi alanıdır. Anne babanın hassasiyetleri, alışkanlıkları çocuğunda hassasiyeti alışkanlıkları olur. Çocukluk insanın anavatanıdır kaidesi üzere çocukluk döneminde oluşan alışkanlıklar edinilen düşünce ve davranışlar kişiyle bir ömür beraberdir.
  • İnsan  etkilenen yada etkileyen bir varlık olduğundan çocuğun edindiği sosyal çevre, arkadaş ortamı da önemlidir. Kendisini hayra yönlendiren salih/saliha arkadaşlıklar çocuğu duyarlı kılar.
  • Ebeveyn tarafından gösterilen aşırı ilgi,  sevgi, övgüler çocukta duyarsız narsistik bir karakter oluşturur. Çocuk kendi ihtiyaç ve istekleri haricindeki istek ve ihtiyaçları umursamayan bir yetişkine dönüşür, duyarsızlaşır.
  • Bir diğer uç ise ebeveynin çocuğa sevgi, ilgi göstermemesi ihtiyaçlarını yeterince, zamanında ve koşulsuz gidermemesidir. Çocuk böyle bir evde incinir, kırılır, üzülür fakat sonra bu hale bağışıklık kazanarak hissizleşir, duyarsızlaşır. Ebeveyninden sevgi görememiş kişiler kendi çocuğuna nasıl sevgi  göstereceğini bilemezler. Çocuklarıyla rahatça oynayamaz onun dünyasına giremezler.

Z kuşağı olarak tanımlanan bu kuşağın öğretilmeye çalışılandan çok  asıl olan özelliklerini, yapılması ya da yapılmaması gereken şeyleri zikrettikten sonra son olarak şunlar söylenebilir ki bizler Allah'ın isimlendirmesi dışındaki bütün isimlendirmeleri reddetmeliyiz. Modern toplumun oluşturduğu isimlendirmelerin  müslümanların lugatında yeri yoktur. Bununla beraber çocuklarımızı birer emanet bilinciyle, bir emanete nasıl koruyarak ihtiyaçlarını gidererek bakıyorsak onları da aynı şekilde çağın şirk, haram,  bidat ve şüphelerinden  koruyup ruhsal ihtiyaçlarına en güzel şekilde cevap vererek biz anne babalardan istenen, mükafatının cennet olduğu bu  görevi hakkıyla yerine getirmiş oluruz.[1]
                                                                         
Gayret bizden muvaffakiyet Allah'tandır.




 
 
[1] Yukarıda belirtilen her bir madde ve dahası önceki yazılarda tafsilatlanırıldığından burada da detaylandırmaya girmedim. Önceki sayılarda çocuğun gelişimi ile ilgili yazılara bakılması  maksada ulaştıracaktır.
Whatsapp Destek