Erkek ve Kadının Fıtratı ve Sorumluluklarının Örtüşmesi

Hamd kadını ve erkeği kendine has özellikleriyle bir ahenk içinde yaratan ve onlara belirlediği sorumluluğu hikmetle veren Allah’adır. Salat ve selam topluma yönetici, hanımına eş, çocuklarına baba, müminlere dinlerini yaşamaları konusunda örnek olan Muhammed’e, ailesine ve ashabının üzerine olsun.

Değerli ablalarım ve abilerim biz geçen sayımızda ailenin önemi ve gerekliliğinden bahsettikten sonra ailede erkek ve kadının sorumluluk ve haklarından önce onların yaratılış tabiatları, fıtratları ve Allah'ın onlara belirlemiş olduğu sorumlulukların örtüşmesinden bahsedeceğiz.

Eğer bizler erkek ve kadının yaratılış tabiatını, fıtratını ve psikolojik yapısını iyi bilirsek, Allah’u Teala'nın erkek ve kadına en güzel kanunu koyduğunu, onların yaratılış tabiatını gözeterek haksızlık yapmadan onlara gücüne, kapasitesine göre bir sorumluluk verdiğini anlarız. Erkek ve kadın da bunu bildiği zaman Allah'ın kendilerine verdiği sorumluluğun ne kadar da adil olduğunu, Allah'ın kendilerine yüklemiş olduğu misyonun ne kadar da hikmetli olduğunu anlayacaklar ve ne erkek aldığı sorumluluklardan dolayı gocunacak ne de kadın kendine yüklenen rolden dolayı aşağılanacak ve bu; aile hukukunda Allah'ın nizamını anlamalarına daha iyi yardımcı olacaktır.

Maalesef ki günümüzde aile ve evlilik müessesesi bilinçsizce yapılmaktadır. Erkek evlenince sanki körü körüne sorgusuz sualsiz kadının kendisine itaat etmesi gerektiğini, sadece ev işi yapıp suya sabuna karışmayan biri olması gerektiğine inanıyor.

Kadın ise kendisini evlenince sadece erkeğe hizmet eden, çocuk bakan, başka bir amacı olmayan biri olduğunu ve hayatın içinde bir rolünün olmadığını zannetmektedir.

Erkek hanımına Allah'ın onu tamamlaması ve mutlu olması için verdiği bir hayat arkadaşı ve hayatının en güzel nimeti olduğunu bilmiyor ve ona Allah'ın emaneti gözüyle bakmıyor.

Kadın da kocasının kendisinin hem Dünyası hem ahireti için ona koruyucu olduğunu gücüyle, himayesi ile geçimini sağlaması ile ona veli olup onu gözeten çocukları ve eşinin bütün sorumluluğunu üstlenen biri olup, Allah'ın ona verdiği bir hayat arkadaşı olduğunu bilmiyor.

Halbuki onlar zevce’dir birbirlerinin eşi ve bir bütünün diğerini tamamlayan parçasıdır. Erkek ve kadın kendilerini, birbirlerini tamamlayacak o parça olarak görmelidirler.

Allah (c.c) insanları farklı tabiatlarda ve her insana özgü, onu diğerlerinden ayıran bir karakterde yaratmıştır. Bu Allah-u Teala'nın yaratmada ki çeşitliliğine ve onun kudret ve azametine işaret etmektedir. Her insan kendi tabiatına göre düşünür, konuşur, davranır ve olayları algılar. Eğer bizler yaratılışta ki bu farklılığı anlayamaz ve insanları ona göre değerlendiremezsek sürekli etrafımızdakilerle ailemizle ve eşimizle sorunlar yaşarız. İnsanlarda ki bu farklı tabiatları göz önünde bulundurmayan ve muhatabına buna göre muamele etmeyen erkek, kadın, eğitimci, davetçi olan insanlar işlerinde çok fazla yorulacak ve emeğinin karşılığını tam olarak alamayınca sorumluluğunu bırakacak ya da hevesi kırılacak.

Bunlardan en önemlisi de kişinin hayatını beraber geçirdiği eşini ve ailesini tanımaması, karakteristik özelliklerini önemsememesi ve tüm sorumlu olduğu bireyleri bir kabul edip herkese aynı tavrı / muameleyi yapmasıdır.

İnsanın aslı topraktan yaratılmıştır, yeryüzünün muhtelif yerlerindeki topraklar nasıl farklı hususiyetler taşıyorsa insanlar da aynı şekilde erkeğiyle kadınıyla hem fiziki hem de karakter ve mizaç bakımından farklı özelliklere sahiptir.

Rasullulah (s.a.v) şöyle buyuruyor;

“Allah Adem'i yeryüzünün her tarafından aldığı bir tutam topraktan yaratmıştır. Yaratıldığı toprağın farklı olması sebebiyle bir kısmı kızıl, bir kısmı beyaz, bir kısmı siyah, bir kısmı melez olmuştur. Bir kısmı yumuşak, bir kısmı sert, bir kısmı iyi huylu, bir kısmı kötü huylu olarak dünyaya gelir.” (Ebu Davud)

Allah’u Teala Nisa suresi 32 ayetinde şöyle buyuruyor;

“Allah'ın bir kısmınızı diğer bir kısmından üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin, erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan fazlını isteyin şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.” (Nisa 32)

Allah’u Teala bu ayeti de “Sizi birbirinizden farklı noktalarda üstün yarattık, birbirinize özenip tabiatında olmayan ve Allah'ın sorumlu tutmadığı şeylerde birbirinize özenmeyin” demiştir. Allah her iki cinse de ne lazımsa onu vermiştir.

Erkek ve kadın çocukken dahi fıtratına, Allah'ın hayatta ona biçtiği role ve sorumluluk alanına göre oyunlar oynar. Kız çocukları bebekle, kap kacak ve ev eşyaları ile oynarken erkek çocukları ise araba, silah gibi şeylerle oynar. Kız çocukları arkadaşlarıyla oynarken eğer anlaşamazsa duyguları hassas olduğu için hemen kırılıp oyunu bırakırlar. Bu tabiatları büyüyünce de devam eder, Kocasıyla anlaşmazlık yaşayınca hemen babasının evine gitmeyi düşünür, erkek çocukları da fıtratları gereği daha da sert oyunlar oynamayı severler, güç odaklı hareketli oyunları tercih ederler ve aynı şekilde oyunlarını evin içinden çok dışarıda oynamayı isterler çünkü onların tabiatında evin geçimi, ticaret ve cihad gibi şeyler var olduğundan, dışarıdaki aktivitelere daha yatkındırlar. Bu yaratılışlarından dolayı özgür olmayı severler.

Erkek çocuklarının oynadıkları oyunların, kız çocuklarının oyunlarından daha uzun sürdüğü biliniyor, bunun sebebi ise; aralarında anlaşmazlık olunca onu çözebilme kabiliyetinde oldukları içindir. Halbuki erkekler daha çok kavga ediyor ancak kavga edince anlaşmazlıkları çözüp oyuna devam ediyorlar. İşte bu fıtratlarından dolayı yetişkin olduklarında da aileye sahip çıkar ve çok büyük bir problem yoksa kolay kolay boşanmayı düşünmezler.

Allah’u Teala ise bu sebepten dolayı boşanma yetkisini kadına değil erkeğe vermiştir.

Kızlar, yaratılışından gelen fıtratından dolayı iletişim, gözlemleme, yumuşaklık, sevimlilik, gibi konularda erkek çocuklarından farklıdır ve üstündür. Ondan dolayı ön sezileri de erkeklerden kuvvetli olduğu için çocukluktan itibaren insanların yüzlerini gözlemler ve göz teması kurmaya çalışırlar, hatta biraz büyüyünce karşısındaki kişi yüzünü sertleştirirse kendisinin ona karşı ne yaptığını düşünmeye başlar. Allah bu fıtratı kadına eşinin ve çocuklarının sorunlarını ve ihtiyaçlarını gözlemleyebilsin diye vermiştir, ondan dolayı kadınlar genelde konuşurken muhatabının yüzüne bakarak konuşurlar ve onun yüz ve mimikleriyle de kendisinin onaylanıp onaylanmadığını gözlemler. Allah kadınları, eşinden ve ailesinden gördüğü sevgi ile onlara bağlansın ve onların ihtiyaçlarını giderirken zorlanmasın diye sevildikleri ve güvenebildikleri kişilere bağlanma fıtratında yaratılmıştır. Bu sebeple kocasından sevgi görmezse çocukları ve arkadaşlarıyla zaman geçirmek ister ve eşinden uzaklaşmaya başlar. Fakat erkek çocukları ise insanın yüzünden çok, hareket eden şeylere ve çevreye bakmayı tercih ederler.

Erkek ve Kadının Yaratılış Farklılıkları

Allah’u Teala her şeyi zıttı ile yarattı, ateş ve su, yer ve gök, siyah ve beyaz gibi, Allah’u Teala kadın ve erkeği de zıt yaratmıştır. Birine çok verdiği vasfı diğerine az vermiştir; ikisine birbirini çeken şey de bu zıtlıktır.

Kadın ve erkeğin doğuştan getirdiği bazı özellikler;

- Kadın dişi yaratılmıştır, şefkat merhamet gibi

- Erkek eril özellikte yaratılmıştır, güç, liderlik, iddia gibi.

Güce karşı teslimiyet iddiaya göre şefkat birbiriyle bütünleşir bir insanda acıma duygusu arttıkça saldırganlık azalır. Saldırganlık daha çok erkeklere özgüdür. Onlar ailenin, toplumun, dinin koruyucuları oldukları için Allah onları bu tabiatta yaratılmıştır.

Acıma duygusu kadınlarda daha çoktur. Allah’u Teala kadınları çocuklarına ve ailede ihtiyacı olanlara acıyıp yardım etmesi için bu tabiatta yaratmıştır. Annelik duygusunun içinde ince anlayış, sevgi, şefkat, merhamet, iyilik ve sahiplenme vardır. Kadında bu duygular olduğu için çocuklarının ihtiyaçlarını fark eder, bıkkınlık göstermeden ve zorlanmadan sevgi ile onların ihtiyaçlarını giderir.

Erkekler bu duygularda kadın kadar iyi olmadığı için çocukların ihtiyacını anlayıp gidermede zorlanırlar, mesela anne olan bir hayvan bile kendisinde sevgi ve acıma duygusu olduğu için bir yangın çıksa yavrusunu o yangından kurtarmaya çalışır. Allah'ın kadına verdiği bu acıma duygusu çocuk için Allah'ın bir lütfudur. Anne acılar içinde çocuğunu doğurur, bütün doğum acılarını o çocuk yüzünden yaşadığı halde, çocuğu doğar doğmaz onu kucağına alıp doyurmaya çalışır.

Kadınlarda bulunan diğer bir özellik de iletişimde paylaşımcı olmaları ve yardım etmeyi sevmelidir. Bu duyguları acıma duygusunu beslemektedir, kadınlarda acıma duyguları da olunca sorunlar karşısında duygularıyla hareket etmek gibi bir eğilimleri vardır. Bu vasıfları sebebiyle kadınların şiddet kullanması azdır. Ama bazen bu duyguları cezayı hak eden bir zalime acıyarak onu bu cezadan engeller ve bu da bazen sorunlara sebep olur. Çünkü zulmedeni cezalandırılmamak, mazlumun hakkını almamak o zulmün yayılmasına sebep olur. Bundan dolayı İslam şahitlik konusunda erkekten bir şahit kadından ise iki şahit ister.

"Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile biri yanılırsa diğeri ona hatırlatması için iki kadın (olsun)." (Bakara 282)

İşte kadınlar şahitlik yaptıklarında bir insanın rejm edileceğini ve elinin kesileceğini duyunca hemen acıma duyguları kabarıp şahitlik yapmakta tereddüt edebilirler. Birde kadınların ticari ve yönetim işlerinde tecrübeleri az olunca unutma olasılıkları vardır. Bu vasıflardan dolayı kadınlar yöneticilik hususunda çok hata yapabilirler.

“İşlerini bir kadına bırakan topluluk asla ferah bulamaz.” (Buhari, Tirmizi, Nesai)

Kadınlar hayal kurmaya yatkın oldukları gibi duyguları düzenleyen sağ beyni kullandıkları için duygusallığa yatkındırlar ve bu konuda erkeklerden daha iyidirler ve yine kadınlar sosyalleşmeyi seçerken erkekler yalnız kalmayı tercih ederler.

Kadınlarda annelik, erkeklerde avcılık doğası vardır, erkeğin avcılık doğası saldırgan veya dışa dönük tabiatıyla birleşince onu korkuya karşı dayanıklı yapmaktadır. Buna mukabil kadının yaratılış gereği korkuya karşı direnci daha az olunca en ufak bir tehlikeyi dahi algılayıp çocuklarını koruyabilirler.

Kadınlara tabiatlarına göre gebe kalmak, doğum yapmak, çocuklarına bakıp onu emzirmek gibi birtakım görevler verilmiştir.

Ailenin zaruri ihtiyaçlarının karşılanması, kadın ve aile fertlerinin korunması gibi vazifelerinde erkeğin omuzlarına yüklenmesi ise Allah'ın adaletindendir.

Kadın dışarıda enerji tüketmek zorunda değildir, bu konuda eşine güvenir erkekte evin işi ve çocuklar konusunda endişeli değildir, bu konuda eşine güvenir; işte Allah'ın aile içine koyduğu hikmetli yasa budur.

Bundan dolayı kadın; şefkat, merhamet, incelik, çabuk heyecana kapılma, yavrusunun ihtiyacını hemen fark edip yerine getirme fıtratıyla yaratılmıştır.

Erkek de sertlik, dayanıklılık, sağlamlık, ani heyecan ve taşkınlığı frenlemek, cevap ve harekete yönelmeden önce tefekkür ve aklını kullanma, irade, güçlülük, hakimiyet, yönetme gibi özelliklerle yaratılmıştır. Bu yetenekler erkeği ailenin reisliğine daha yetenekli ve idarecilik alanında en uygun insan haline getirir. Çünkü erkeğin evin rızkı için çalışması, ailenin korunması gerektiğinde ailesi için savaşması gerekecektir, bu taksimatta her iki taraf fıtratının yüklenebileceği kadar meşguliyetin altına girer. Böyle bir durumda erkeğin dış işlerinde kadını sorumlu tutması zulüm, kadının da dışarının bütün işlerini yapan ve yorulan bir erkekten evin işlerini ve çocuklarının bütün işlerini yapmasını istemesi erkeğe zulümdür.

Allah’u Teala her iki cinsin kemik ve kas yapısını sorumluluk ve görevlerine uygun yaratmıştır, mesela erkekleri kadınlardan daha güçlü ve kuvvetli yaratmıştır. Erkekler kadınlardan iki kat daha fazla kasa sahip oldukları gibi kemikleri de daha sağlamdır. Ondan dolayı güç gerektiren; cihat, rızık temini, sanayi ve ticari işlerde daha dayanıklıdırlar. Kadınların ise kas ve kemikleri daha zayıf olup vücut yapıları daha incedir, mesela elleri erkeğin eli gibi olmayıp daha narin olmasından ötürü; ev işleri, dikiş, çocuğun bakımı gibi ince işlere yatkındırlar.

Her iki cinsin fiziksel farklılıklarına gelirsek, kadınların vücudunda ortalama dört litre kan varken erkeklerde ortalama altı litre kan vardır. Kadınların vücutları ve yağ dokuları daha elastik olup hassas işlere daha yatkındırlar.

Bilimsel araştırmalarla ortaya çıkan sonuca göre;

- Erkeklerin korkuları daha az olduğu için trafikte daha çok hız yaparlar

- Kadınlar arabayı geri sürme ve park etmede erkeklerden daha çok zorlanırlar çünkü onların beyinleri mekanlar hakkında erkeklerden daha zayıftır, erkekler ise yön ve mekân bulmada daha yeteneklidirler.

-  Kadınların koku algısı daha iyidir, çünkü onların koku algılayan beyin tarafında %43 daha fazla hücre bulunduğu tespit edilmiştir.

- Kadınların duygusal zekâları daha iyi olup empati yetenekleri daha üstündür bu nedenle şefkat ve acıma duyguları çoktur.

- Kadının tahmin yeteneği, ayrıntıyı fark etmesi erkeğe göre daha iyidir.

- Erkekler iletişimde bilgi alış-verişini önemserken kadınlar duygularını paylaşıp yalnızlıklarını azaltmayı önemserler, bu sebeple erkekler etrafındakilerin duygularını ihmal etmeye daha yatkındırlar.

- Erkekler uyku eksikliğini daha iyi idare ederler.

Araştırmaya göre kadınlar renkleri daha iyi görürler, bunun ise onların genlerinden gelen bir şey olduğu tespit edilmiştir.

Yine bilimsel olarak insan beyni sağ ve sol olmak üzere iki ayrı küre halinde yaratılmıştır. Kadınlar sağ beyinlerini fazla kullanırlar, sağ beyin ise iletişim, sevgi, ince anlayış ve duygu odaklı çalışır, ondan dolayı kadınlar bu gibi şeylere yatkındırlar.

Kadınlar ayrıntı odaklı erkekler bütüne odaklıdır. Kadın, süreç odaklı erkek sonuç odaklıdır.

Erkekler ise sol beyni daha çok kullanırlar, sol beyin ise mantıksal, duyguları kontrol eden problem çözme odaklı, matematiksel ve kontrol odaklı çalışır, bundan dolayı erkeklerin sayısal zekâları daha iyidir.

Bunlardan anlıyoruz ki erkek ve kadın beyinleri farklı çalışır ve hayata farklı pencerelerden bakarlar ve ilgi alanları farklıdır.

Değerli ablalarım ve abilerim buraya kadar bahsetmiş olduğumuz erkeğin yaratılış tabiatı; fiziksel, psikolojik, ruhsal farklılıklarından dolayı Allah ona toplumda ve ailede liderlik-yöneticilik rolünü vermiştir. Zira kadında bu vasıflar olmayıp, yaratılış tabiatı; fiziksel, psikolojik, ruhsal yapıları ev ve aile içinde ince, zarif işlere, çocuk bakımına, eşine itaate ve ailenin tüm fertlerinin ihtiyaçlarını hissedip giderebilme yeteneğine uygun yaratıldığı için Allahu Teala ona da ailenin hanımı olma rolünü vermiştir.

İki Eşin Birbirinden Öncelikli Beklentisi Nedir?

Değerli abilerim; kadınların fıtratından dolayı duygusal ihtiyaçları diğer ihtiyaçlarından daha öncedir, maddiyat ve cinsellikten önce eşlerinin ilgisine, sevgisine ve beraberliğine ihtiyaç duyarlar. Eğer kocaları onların bu ihtiyaçlarını giderirse onlarda kocalarının cinsel ihtiyaçlarını, saygıyı ve itaati isteyerek ve gönüllü olarak yerine getireceklerdir.

Değerli ablalarım; Erkekler fıtratından dolayı, güç, liderlik, otorite ve iddiacılık gibi özelliklere sahip olduğu için hanımının saygısına, takdir etmesine ve itaatine ihtiyaç duyar. Eğer ki hanımı ona saygı duyar, meşru olan isteklerinde ona itaat eder ve onu razı ederse erkek de evine bağlanacak, hanımının sevgi, hoş sohbet ve güzel zaman geçirmek gibi ihtiyaçlarını isteyerek ve gönüllü olarak yerine getirecektir.

Erkekler hanımından, ailesinden ve insanlar tarafından güçlü olduğunu duymayı, kendisine itaat edilmesini ve saygı duyulmasını isterler.

Değerli ablalarım ve abilerim; Allah’u Teala yerleri, gökleri ve bütün canlıları bir ahenk ve uyum içerisinde yarattığı gibi kadın ve erkeği de bir uyum içerisinde yaratmıştır ve öyle bir yaratmıştır ki bir tarafın zayıf olduğu noktada diğer taraf güçlüdür.

Ailede iki şeye ihtiyaç vardır: Güç ve Estetik…

Erkek gücü, kadın estetiği temsil eder, bundan dolayı her ikisi de birbirini tamamlar. Mesela bir araba alınacak olsa erkek arabanın motor gücüne kapasitesine vb. şeylere bakarken kadın ise döşemesine rengine ve estetiğine bakar. Baktığımız zaman görüyoruz ki erkek ve kadın, aslında birbirini tamamlamak için vardır. Çünkü bir arabanın iyi olması için hem kaportanın sağlamlığına hem motor gücüne hem de görünümün güzelliğine ihtiyaç duyulur.

Aynı şekilde erkek dışarıya yönelik tabiatıyla para kazanıp, evin ihtiyaçlarını temin ederek eve getirir, kadın da yaratılış tabiatına uygun olan kapasitesi ile o evin içini dizayn eder. Lezzeti ve görünümüyle sofrasını kurar ve böylece o ailenin içerisinde ihtiyaç duyulan düzen sağlanmış olur. İşte bu şekilde ikisi birlikte olduğunda tam olurlar ve evin içerisinde güzel mutlu ve huzurlu bir yuva oluşur. Bundan dolayı Rabbimize hamd etmeli ve hiçbir zaman da bu nimetinden dolayı nankörlük etmemeliyiz.

Şu hâlde kardeşim; eşlerimiz şu hayatta bizim diğer yarımız, bizim eksik olduğumuz yönlerimizi tamamlayan ve nefsanî veya yaratılış ihtiyaçlarımızı meşru ölçüler çerçevesinde gideren, bizi harama girmekten engelleyen ve Allah katında birçok ecir almamıza vesile olan en yakın can yoldaşlarımızdır.

Eğer biz eşlerimize bu gözle bakarsak ve onların bizlere Allah'ın izniyle eş olduklarını bilirsek eşlerimizi külfet olarak değil de nimet olarak görürüz ve bundan dolayı da Allah'a şükür ederiz.

Bizler bizi yaratan, ihtiyacımız olan her şeyi bizlere bahşeden ve bizi her daim görüp gözeten Allah Subhanehu ve Teala’ya hamd ederiz ve ondan günahlarımızın affını isteriz.

Rabbim bizleri hakkıyla Şükreden kullarından kılsın,

Selam ve dua ile

 
Whatsapp Destek