Evlilik Görüşmesi

Hamd; yerleri ve gökleri yaratan, dünya ve ahirette verdiği ve vereceği bütün hükümlerinde adil ve hikmetli olan, kullarına karşı şefkatli ve geniş olan Allah’adır.

Salat ve Selam; nübüvvet halkasının sonuncusu olan ve kıyamete kadar Allah’a hakkıyla ibadet edenlere önder ve örnek olan Muhammed’e, ailesine ve ashabının üzerine olsun.

Değerli Okuyucularım: Bizler bu ayki sayımızda iman üzere yaşayıp tercihlerini Allah’ın istekleri gibi yapmak isteyen, cahiliyedeki iffet yoksunu kimselerin yaptığı gibi haram yollardan (İslam’ın haram ve zina olarak addettiği ilişkilerden ve flört gibi İslam ahlakına ters olan yollardan) yuva kurmak istemeyen Muvahhid kardeşlerimin evlenirken eşi olmasını istediği kimseyle, meşru ölçülere göre nasıl görüşeceğini yazmaya çalışacağız.
  
Evlilik Görüşmesi

Evlilik görüşmesi, evlenmeye aday olan erkek ve kadının birbirleri hakkında fikir sahibi olmak ve fiziki olarak da uyuşup uyuşmayacaklarını anlamak için yaptıkları ilk görüşmedir.

Evlenecek kişiler ve aileleri, evlenecek kişi için uygun eş adayını araştırıp bulunca bu düşüncelerini karşı tarafa ve ailesine açarlar. Görüşmeden önce o kişiyi tanıyanlara sorup araştırırlar. Eğer bu kişi kendilerine akide ve diğer kriterlerde uygunsa ve iki tarafta da evlenmelerine engel bir problem yoksa evlenecek erkek ve kadın son karar için evlilik görüşmesi yaparlar.

İslam dinindeki yasaları Rabbimiz olan Allah Teala koyduğu için kendi yaratmış olduğu insanların hem dünya hem ahiretteki maslahatlarını (faydasına olacak durumları) psikolojik, fizyolojik, nefsi, maddi ve manevi ihtiyaçlarını sonsuz ilmiyle bilerek yasalarını bu ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hem ıslah edici hem tatmin mutlu edici ve beraberinde birçok menfaati elde edecek şekilde bir hikmet üzerine koymuştur. İşte Rabbimizin, insanın her türlü ihtiyacını giderecek şekilde dizayn etiği evlilikte de iki eşin nefislerinin hakkıyla tatmin olması ve ömür boyu eşiyle severek birlikte olması için normal şartlarda görüşmeleri haram olan iki kişinin görüşmesine izin vermiştir.
 
“Muğire bin Şube bir kadınla evlenmek istiyordu- Rasulullah ona ‘Git ve onu gör. Çünkü görmek birbirinize ısınmanız için daha iyidir. (Müslim; Tirmizi; İbni Mace)

Sahabelerden birisi Rasulullah’a (Sav) gelerek ensardan bir kadınla evlenmek istediğini söyledi. Bunun üzerine Rasullulah (Sav) ona; “evleneceğin kadına baktın mı, onu gördün mü? Diye sordu. Adam ‘Hayır deyince Rasulullah: "Ona bak. Çünkü ensarın gözlerinde bir şey vardır. (Yani ensarın gözleri biraz küçüktür.)" buyurdu. (Müslim; Nesai)

Bu hadislerde özellikle sadece erkeklerin evleneceği kimseyi görmesi anlaşılmamalıdır. Evlenecek olan hem erkeğin hem kadının birbirini görmeleri tavsiye edilmiştir.

Aile hayatında insanların başına gelen felaketler ve karşılaşılan sıkıntılar evlenecekleri eşi çoğu zaman iyi tanımamalarından kaynaklanmaktadır.

Yaşadığımız bu toplumda küçük köyler ve birbirini iyi tanıyan çevrelerdeki evliliklerin daha başarılı ve uzun ömürlü olduğunu görmekteyiz. Büyük şehirler ve bilinmeyen çevreden yapılan evliliklerin daha başarısız ve kısa olduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı dinimiz evlenecek kişilerin görüşmesini, konuşup tanışmasını ve birbirine uygun olup olmadığına karar vermelerini istemiştir.
 
Evlilik Görüşmesi Yapacak Erkek ve Kadının Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Evlenmek amacıyla görüşecek olan tarafların yanında kesinlikle üçüncü bir kişi bulunmalıdır. Aksi halde İslam’da halvet olarak tabir edilen baş başa yalnızlık oluşmuş olur ki bu İslam dininde caiz değildir. Nitekim efendimiz (Sav) “Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Zira bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olacaktır.” (Buhari)

Nikahı kıyılmamış erkek ve kadının mutlaka halveti bozacak şekilde görüşme yapmaları gerekir. Bu ise ya insanların gördüğü açık bir alanda olmaları bulundukları odanın kapısını dışarıdaki insanların onların durumundan haberi olacak şekilde açık bırakmaları veya yanlarında 7 yaşını geçmiş mümeyyez bir çocuk veya yakınlarından olan birinin onların yanında bulunmasıyla olur.

Bu görüşmede iki tarafında konuşmaları yararlı olacaktır. Çünkü gerek konuşmadaki tutukluluk veya kekemelik gerekse ses tonu tarafların düşünce ve kültür seviyeleri daha çok konuşunca açığa çıkar.

Müçtehidlerin çoğunluğuna göre; Erkek, evlenmek istediği kadının yalnız yüz ve ellerine bakabilir. Çünkü yüz ve ellerin görülmesi kadının güzelliğini ve bedenin arzu edilene uygun olup olmadığını anlamak için yeterlidir.

Ebu Hanife; Ayakları da görülebilecek yerler kapsamında saymıştır.

Hanbelilere göre; Evlenilmek istenen kadının günlük işleri yaparken açılabilecek yüz kol ayak gibi yerlere bakmak caizdir.

Evlilik görüşmesi yapanlar ilerde birbirleri için sorun olabilecek durumlarını söylemelidirler. Mesela ciddi bir ameliyat geçirmiş olması devam eden bir hastalığının olması vücudunda eşi gördüğü zaman rahatsız olacağı derecede ciddi yanık veya cilt rahatsızlıkları varsa bunları evlenmek istediği kişiye söylemesi gerekir. Aksi takdirde bu ileride boşanmaya kadar ciddi sorunlara sebep olabilir. Ancak bu görüşme sonunda konuşulan diğer tarafın duyulmasını istemediği veya duyulması hoş olmayan şeyler dışarıda başka kişilerin yanında söylenilmemelidir. İster görüşen taraflar evlenmeye karar versinler isterlerse evlenmekten vazgeçsinler fark etmez iki tarafta birbirinin saygınlığına zarar verecek şeyleri söylememelidirler. Bu bütün
Müslümanların birbiri üzerinde olan hakkıdır.

Rasulullah (sav) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır; “Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse Allah Teala da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği hallerini meydana çıkarırsa bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten bir ölüyü diriltmiş gibidir.” (Buhari; Müslim; Tirmizi)

Müslümanın ayıp araştırması yapan değil bilakis gördüğü ayıp ve kusurları örtmesi gerekir. Diğer bir hadisi şerifte “Kim bir Müslümanın ayıbını gizler ve örterse Allah’ta kıyamet günü onun ayıp ve kusurlarını örter." (Ebu Davud)

Ömer’in (ra) halifeliği döneminde bir adam evlenmişti. Saçını sakalını boyadığı için kendisini genç sanmışlardı. Boyası gidince kadının ailesi onu Ömer’e şikâyet ettiler.’ Bizi aldattı onu genç zannettik’ dediler. Ömer (ra) onu bu hareketinden dolayı kırbaçladı ve sen onları aldattın dedi. (İhya 2/40)

Alimler bu kıssadaki gibi karşı tarafı aldatacak şekilde yüz ve el gibi yerlere karşı tarafı yanıltacak şekilde makyaj gibi şeyleri kullanmayı da caiz görmemişlerdir.
 
Ömer (ra) bir kimse evlendiği kadının abraş hastası, cüzzamlı veya akıl hastası olduğunu görürse kadına dokunduğu için mihrini vermesi gerektiğine zararınında kendisini aldatanlarca ödenmesine karar vermiştir. (Darakutni) Ali ‘de (ra) bu durumda kadına yaklaşmamış ise kocasının kadını tutmak veya boşamakta serbest olduğuna, yaklaşmış ise mihrinin verilmesine hükmetmiştir. (Muvatta)

Normal şartlarda görüşme bir kez yapılmalıdır. Bunu çok defa tekrarlamak artık sınırları aşmak olarak nitelendirilmiştir. Ancak herhangi bir sebeple ilk görüşmenin sağlıklı geçmemesi tarafların heyecan ve acemilik gibi sebeplerle birbirine bakamaması veya tarafların daha evvel sormadıkları bazı sorularının olması gibi durumlarda ikinci bir görüşmenin olması caiz olur. Çünkü bu görüşmede iki tarafında karşı tarafın yüzüne, gözlerine, ellerine, boyuna, kilosuna onun hakkında tam bir kanaat oluşturacak şekilde bakması gerekir ki karar verebilsin.

Rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (sav) evlenmek istediği bir kadına aşağı ve yukarı doğru dikkatli bir şekilde bakmıştır. (Buhari, Nikah, 35)

Görüşmede iki taraf birbirine dürüst olmalıdır. Karşı tarafın gözüne girmek için kendini olduğundan iyi göstermek ve yalana tevessül etmek caiz değildir, aynı zamanda mütevazi gözükmek için kendini olduğundan aşağı göstermek de caiz değildir.

Kardeşlerim; evleneceği kişiyi kandırmaya çalışmayıp ona karşı dürüst olmada Ümmü Seleme (ra) annemiz ne kadar güzel bir örnektir: Rivayet edildiğine göre “Peygamberimiz (sav) Ümmü Seleme annemizle evlenmek istediği zaman dünür olarak Ömer'i (ra) göndermişti. Ümmü Seleme Ömer’e şöyle dedi Rasulullah’a haber ver ki ben kıskanç bir kadınım benim çocuklarım vardır ve yanımda ailemden kimse yoktur. Peygamberimiz’de (sav) Ömer’e ona git şunları söyle dedi. Kıskançlığı için Allah’a dua ederim kıskançlığı gider çocukların nafakaları temin edilecektir, ailesinden yanında olan veya olmayan bundan memnun kalacaktır. Ümmü Seleme annemiz bunun üzerine oğlu Ömer’e kalk Rasulullah’la nikahımızı kıy dedi. Oda nikahlarını kıydı.” (Nesai)

Eğer insanlar, gerçekten mutlu ve huzurlu bir aile kurmak istiyorsa kendilerini olduklarından farklı göstermemelidir. Düşüncelerini, evlenecekleri kişide olmasını istedikleri özellikleri, açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdırlar beklentilerini açıkça söylemelidirler. Çünkü evlilik gibi bir olayda dürüst davranmayıp kendisini karşısındakine olduğundan farklı gösteren insan, yalnızca karşısındakine değil kendisine de kötülük etmiş olur. Çünkü sonucunda anlaşmazlık ve huzursuzluk olursa yalnızca karşısındaki değil kendisi de mutsuz olacaktır. Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur; “Bizi aldatan bizden değildir” (Müslüm)

Yine karşımdaki insan benim istediğim özelliklere sahip midir diye düşünmekle kalmamalı ben karşımdaki insanın istediği özelliklere sahip miyim diye de düşünmelidir. Çünkü evlilikte mutluluk için yalnızca aranan insanı bulmak yetmiyor. Aynı zamanda aranan insan da olabilmek gerekir.

Evlilik görüşmesinden önce karşısındaki kişinin imanını, ahlakını ve diğer önemli konuları araştırıp eğer kendine uygunsa evlilik görüşmesini kabul etmelidir. Ancak görüşmede yine de kendi ağzından duymak isterse bu konuları tekrar sorabilir. Bunun yanında kadın eğer evlendikten sonra ilim almak için düzenli derslere gitmek ve talebe olmak istiyorsa veya o güne kadar ilim talebesi olmuş ve evlendikten sonra da öğreticilik yapmak ve haftanın bazı günleri çalışmak için evinden dışarı çıkmak istiyorsa bunu evleneceği erkeğe söylemesi gerekir. Çünkü evlendikten sonra eşi izin vermezse gidemeyecektir.

Erkeğin de ailenin tek erkeği ise ve onların hepsinin (annesi, kardeşleri vs.) başında olmak ve aynı evde beraber yaşamak istiyorsa bunu evleneceği kadına söylemesi gerekir. Çünkü evleneceği kadının kendisine ait ev isteme hakkı vardır. Ancak bu hakkın olmasına rağmen kadın eşinin ailesiyle yaşamayı kabul eder de bundan rahatsız olmazsa beraber yaşamalarında bir sıkıntı yoktur.

Evlilik görüşmesi yaparken ve konuşurken İslami bilince sahip olan taraflar cahiliye insanları gibi şu konuları konuşmanın doğru olmadığını bilirler.

1) Evde kimin kavvam olacağı (kimin sözünün geçeceği) erkeğin kadının üzerinde yönetici olmada bir derece önde olduğu konusunu konuşmak ve bunu kabul etmemek Allah’ın insanlara verdiği hakkı inkâr etmek olacaktır. Buda kişiyi Allah’a asi yapar.
ْؕ
“Erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi Allah’ın insanların bir kısmını diğerlerinden üstün yaratması ve bir de erkeklerin kendi mallarından mehir ve evin geçimi için harcama yükümlülüklerinin olmasıdır.” (Nisa 34)

2) Kaç çocuğun olup olmayacağı konusunu konuşmak anlamsızdır. Çünkü çocuğu aile değil Allah yaratır. Eğer Allah onların sülbünden birçok insan yaratmayı dilerse onlar istese de istemese de yaratır.

Bazen bazı kadınlardan ‘Biz bu çocuğun olmasını istemiyorduk ama oldu’ gibi sözler duyabiliyoruz. Bazen de çocuğun olmasını isteyip birçok çarelere başvurduğu halde çocuğu olmayan aileler vardır. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki kişi çocuğun doğup doğmamasına veya kaç çocuğun olacağına kendisi karar vermiyor. Bu konuda taktir tamamen Allah’ın elindedir.

Bu konuda Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

"Göklerin ve yerin egemenliği Allah’a aittir. O dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları bahşeder, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut erkek ve kız çocuklarını birlikte verir. Dilediğini de çocuksuz bırakır. Şüphesiz O her şeyi bilir, her şeye gücü yeter." (Şura 49-50)

3) Evlilik görüşmesini yapan kadın Kuran ve sünnete yasaklanmayan göreceli doğrularda bir işin meşru isteklerinde eşine itaat edip etmeyeceği konusunu konuşamaz. Zaten ona bu konuda itaat etmeyi Allah ve Resulü emretmektedir.

Kişi zaten karşı tarafın evlilikten beklentisini karşılayamayacağını ve onun haklarını yerine getiremeyeceğinden emin ise evlilik talebini daha görüşme yapmadan reddetmesi gerekir. “Tam olarak evlenmeyi istemiyorum ama yine de bir görüşeyim” dememelidir. Evlilik görüşmesini bir heyecan ve merak giderme olarak görmemelidir. Çünkü bu karşı tarafı basite alma ve onun duygularıyla oynamaktır.

Evlilik görüşmesi yapan taraflar konuşması gereken önemli konuları konuştuğu ve gereken şekilde karşı tarafı gördüğü ve karşı tarafa karşı bir kanaat oluşturduğu halde önemsiz konular konuşarak ve uzun süre görüşmeyi sürdürerek işi ciddiyetten uzaklaştırmamalıdır.

Görüşmelerde oyalama taktiği güdülmemeli eğer bir karar oluştuysa net olunmalı, karar olumluysa da olumsuzsa da karşı tarafı nazikçe ve kırıcı olmadan bildirilmeli ve karşı tarafın tercihine saygı duyulmalıdır. Eğer bir karar vermediyse ve hala düşünmek istiyorsa karşı tarafa düşünmek için süre verilmelidir.

Evlenecek kişiler evlilik görüşmesini yaptıktan sonra o kişiyle evlenmek istemezlerse ne kadının ne de erkeğin ailesi onları zorlamamalıdır. Evlenecek kişiler eşlerini özgür iradeleri ve rızalarıyla seçmelidirler.

Rasulullah (sav) “Rızası alınmadan bekar kız evlendirilemez” buyurmuştur. (Buhari; Müslüm) Bu hadis rızası olmadıkça hiç kimsenin zorla evlendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.

İslam âlimlerinin çoğunluğu tehdit ve zorlama altında yapılan nikah akdinin geçerli olmayacağını söylemişlerdir.

Evliliğin herhangi bir sözleşme olmanın ötesinde anlamlar taşıdığı, hayat boyu huzurlu bir birliktelik arzu edildiği için taraflar kendi rıza ve seçmeleriyle karar vermelidirler. Peygamber’den nakledilen birçok hadis bunun önemini vurgulamaktadır. Mesela Aişe’den (ra) bildirildiğine göre: “Ensardan Hizam kızı Hansa Aişe’ye (ra) gelip ‘babam aile şerefini artırmak için beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi oysa ben bu evliliği istemiyordum’ dedi Aişe ona Allah Rasulü gelinceye kadar beklemesini söyledi. Nebi (sav) gelince Aişe durumu kendisine anlattı. O da kızın babasını çağırdı ve onun yanında kıza tercih hakkı verdi. Bunun üzerine o da ‘Ya Rasulullah ben babamın akdettiği nikahı kabul ettim. Fakat böyle davranmakla kadınlara, babalarının evlilikte böyle bir yetkilerinin bulunmadığını bildirmek istedim’ dedi. (Buhari; Ebu Davud)

Rabbim biz Müslümanlara bu hayatta her daim onun razı olacağı kararlar almayı onun tercih ettiğini tercih edip tercih etmediğini tercih etmemeyi onun sevdiğini sevip onun sevmediğini sevmemeyi ve onun rızasına vesile olacak bir hayat yaşamayı nasip etsin. Âmin

Selam ve dua ile...



 
Whatsapp Destek