Evlilik Öncesi Fıkhı

Hamd: yerleri gökleri ve bütün canlıları yaratan, rahmeti ve ilmiyle hikmetli yasalarını koyan, kullarının her türlü ihtiyacını gidererek en güzel yolu gösteren Allah'adır.

Salat ve Selam yeryüzünde insanlara en güzel şekilde örnek olan, zalimin karşısında durup, mazluma destek olan, Muhammed in üzerine olsun.

Değerli abilerim ve ablalarım: Bizler evliliğin gerekliliği, erkek ve kadının fıtratı ve sorumluluklarının örtüşmesini gördükten sonra evlenmek isteyen erkek ve kadının evlenmeden önce bilmesi gerekenlerden bahsedeceğiz. Kişi hangi işi yapacaksa onun fıkhını bilmesi gerekir, eğer bilmezse o kişi hakkıyla yapamaz ve onun sonunda beklediği sonucu elde edemez. Evlilik: erkek ve kadının hayatlarını ömür boyu birleştirme niyetiyle gerçekleştirdikleri hukuki ve şerri bir birlik veya anlaşmadır.

Aile: Evlilik ve kan bağına dayanan karı, koca çocuklar kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik ve topluluktur. Aile: evlilik yoluyla kurulur, üreme yoluyla genişletilir.

Evliliğin Şerri Hükmü;

Kitap ve sünnette icma ile meşru kılınmış bir müessese olan evlenmenin dini kaynaklarda önemli bir yeri vardır, bundan dolayı aile hukukuyla ilgili Kur'an'da yetmiş ayet’i kerime bulunmaktadır.

Hadis ve fıkıh kitaplarında da müstakil başlıklar altında bu konu anlatılmış ve genişçe yer verilmiştir. Evlenmeye bu kadar değer veren fıkıh alimleri, onun hükmünü tespit etmek ve kişilerin bu konudaki ferdi mükellefiyet derecesini ortaya koymak için çok önemli çalışmalar yapmışlardır.
Alimler, evliliğin hükmünü açıklarken, evlenecek kişilerin durumlarının farklılıklarını göz önüne alarak, birçok konuda ittifak etmiş, bazı ayrıntılı konularında ise ihtilaf etmişler. Biz özellikle çoğu alimin ittifak ettiği, evliliğin kişinin durumuna göre değişen, dört hükmünden bahsedeceğiz;

1) Bir erkek ve kadında evlenmediği zaman zina ve günahlara düşme tehlikesi bulunup, erkek de mehir ve nafakayı sağlayacak durumdaysa evlenmeleri farzdır.

2) Evli olmayan kişi şehvet hissine sahip, iradesi kuvvetli olup günaha girme tehlikesi yok ve maddi durumu da müsait olduğu takdirde evlenmesi sünnettir.

Rasulullah (sav) şöyle buyurur: “Ey gençler cemaati! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı haramdan en çok koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun, çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır.” (Buhari; Müslim)

3) Bir kimse, evlendiği zaman, cinsi yönden bir sorunu var ve eşini tatmin edip görevini yapamayacak veya erkek de hanımının nafakasını temin edemeyecekse o kişinin evlenmesi haramdır. Burada bir insanın hakkı olandan mahrum olması vardır.

4) Bir kişide eşinin haklarına riayet edemeyecek kadar huysuzluk, geçimsizlik ve psikolojik sorunlar varsa evlenmesi mekruhtur. Çünkü Allah’u Teala evliliği ailede huzur ve saadeti temin etme ve imanlı, şahsiyetli çocuklar yetiştirebilmesi için koymuştur. Bu şekilde psikolojik sorunları olan birisinin, evlilikten beklenen sonucu elde edememe ve başkasına zulmetme tehlikesi vardır.

“Kendilerinde huzur bulasınız diye sizin için nefislerinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet kılması da o’nun ayetlerindendir.” (Rum 21)

Bu şekilde hasta olan bir kişiyle yapılacak evlilik, evlilikten amaçlanan huzura ulaşmadığı gibi aksine eşinin huzursuzluğuna ve ona zulmetmeye sebep olacaksa böyle bir evliliği yapmamak daha iyidir.

İslam'da Evlilik Yaşı;

İslam'a göre evlilik için belirtilen kesin bir yaş sınırı yoktur. Ergenlik çağına gelen kişi kendi durumuna göre uygun olan yaşta evlenebilir. Evlilik biyolojik bir ihtiyaçtır, insanların bünyesine ve şartlarına göre değişir. Biyolojik olarak evliliğe ihtiyaç duyan kişi evlenmelidir.

Allah ve Rasulü’nün sünnetini yerine getirmek, evlilikten vaat edilen sevaplara ulaşmak ve hayırlı nesiller yetiştirmek isteyen erkek ve kadın, ergenlik çağına ulaşıp evlenmeye bir engeli yoksa, istediği yaşta evlenebilir.

Rasulullah (sav) efendimiz şöyle buyurur;  "Ey Ali! üç şeyi geciktirme; vakti geldiğinde namaz kılmayı, hazır olduğunda cenazeyi defnetmeyi, dengini bulduğunda evlenmeyi.” (Tirmizi)

İslam'a Göre Eş Seçimi;

Erkek ve kız kardeşlerim; ömür boyunca birlikte yaşamak istediğin bir kimseyi seçmek istiyorsun, bundan dolayı kimi seçtiğine çok iyi bak.
İnsanın bu dünyada hiçbir seçimi (dini konular hariç) eş seçimi kadar önemli değildir. Bu yaptığım seçim senin mutlu veya mutsuz olman konusunda çok önemli bir role sahiptir, bundan dolayı bu konuyu ciddiye alıp evleneceğin kişiyi araştırmalı ve onun hakkında istişareler yapmalısın. Bazı insanların o kişiyi övmeleri seni duygusal olarak etkilenmeye ve o kişinin benimsediğin bir cemaatin ferdi, sevdiğin bir hocanın talebesi veya değer verdiğin bir ailenin oğlu- kızı olması seni yanlış karar vermeye sevk etmesin, çünkü sen evliliği; cemaatle, hocayla ve aile ile değil o kişiyle yapacak ve gece gündüz hayatını onunla paylaşacaksın.

Bir cemaatin fertleri, bir hocanın talebeleri, bir ailenin bütün çocuklarının iyi ve mükemmel olması söz konusu olamaz, onların arasında da her yerde olduğu gibi ahlakı iyi olanı da olmayanı da olabilir. Rasulullah'ın Sahabelere öğrettiği dua ile, istişareden sonra, istihare yapmalı ve doğru kişiyi seçmeyi
Rabbinden istemelisin. İslam'a Göre Eş Seçimindeki Kıstaslar;

1) İmanlı ve Dindar olması;

Kardeşim, Biz Allah'a iman ettikten sonra müşriklerle değil de Müslümanlarla dostluk kurmak zorundaysak aynı şekilde müşrikle değil Müslümanla evlenmeliyiz. Bu, hükümlerine boyun eğdiğimiz Rabbimizin emridir.

“İman edinceye dek müşrik kadınlarla evlenmeyin, müşrik bir kadın hoşunuza gitse bile mümin bir cariye ondan daha hayırlıdır, (kadınlarınızı) iman edinceye dek müşrik erkeklerle evlendirmeyin, müşrik bir erkek hoşunuza gitse bile köle bir mümin ondan daha hayırlıdır. Bunlar (müşrik erkek ve kadınlar) ateşe davet ediyorlar. Allah ise kendi izniyle cennete ve bağışlanmaya davet ediyor, insanlar öğüt alsınlar diye (Allah) ayetlerini açıklıyor.” (Bakara 221)

Bu konuda Rasulullah (sav) şöyle buyurur; “Kadın 4 şey için nikahlanır, malı için, soyu sopu için, güzelliği için ve dini için, siz dindar olanı seçin (ki sıkıntı çekmeyesiniz).” (Buhari, Müslim)

Kardeşim; Tercihini yaparken kendine şöyle bir soru sor; “Rabbim benim o kişiyle evlenmem ve ömrümü onunla geçirmeme razı olur mu?”
Unutma ki! Rabbimiz bizden dostlarımızı ve kardeşlerimizi seçerken bile imanlı ve takvalı olanları seçmemizi istiyor ki eşlerimiz bizim dünyada en yakınlarımızdır.

Dindar bir eş, her zaman haramlardan uzak olmaya çalışır ve eşini de haramlardan sakınmaya teşvik eder, böylece ailede takvalı insanlar oluşur.

Dindar bir eş, her daim Allah ve Rasulü’nün emrettiği ibadetleri yapar ve eşini de buna teşvik eder, böyle bir ev Allah'a itaat üzere olan bir yuvaya dönüşür.

Dindar bir eş, Dil afetleri, gıybet vb. kötü şeyleri konuşmaktan uzaktır, onun böyle olması eşinin de yapmamasına sebep olur ve kişinin dili ile başına açtığı sıkıntılardan kurtulurlar. Rableri onlara, O’nun kitabını yaşamaya teşvik edip O’nun sınırlarına riayet etmeleri sebebiyle, huzur ve bereket verecektir.

Böyle bir evde yetişen çocuklarda dinine düşkün, ahlaklı, şahsiyetli, Allah'a itaat üzere büyüyen çocuklar olacaktır. Hayatlarını Allah'ın emirlerine göre düzenleyen eşler ana konularda anlaşmış olurlar. Eşlerin Rasulullah'ı örnek ve önder olarak kabul etmeleri onun yaşayış biçimini model almaları, onları ortak bir noktada birleştirir.

2) İyi Ahlaklı Olması;

İman ve dindarlıktan sonra evlenecek kişide aranması gereken en önemli özelliklerden biri de ahlaktır. Alimler; “Din ve ahlak ikiz kardeştirler.” demişlerdir. Kalplerin birbirine ısınmasında fiziki güzellik bir yere kadar değer taşıyabilir. Çünkü fiziki güzellik geçici, bir güzellik türü olup yanında ahlak olmazsa çok kısa sürede anlamını yitirir. Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur “Size, dini ve ahlakı hoşunuza giden bir erkek, kızınızı istemeye gelirse onu evlendirin.” (İbn-i Mace)

Peygamber (sav) bu hadiste dindar ve güzel ahlaklı kişinin tercih edilmesini istemiştir. Güzel ahlakla kastedilen şey sadece tatlı dil ve güler yüzlülük değildir. Bunların yanında kişinin kalple alakalı olan kötü vasıflarından da uzak olması gerekir. Kötü huylu bir insanla yaşamak çok zordur, ancak iyi huylu insanla yaşamak insana neşe ve mutluluk verir. İyi huyluluk iman olduğunun belirtisidir, kötü huyluluk da iman zayıflığının belirtilerindendir.

Kardeşim, şöyle bir düşünelim; Etrafımızdaki “Ahlakı iyi olmayan şahsiyetsiz, kibirli, nankörlük gibi kötü huyları olan insanlardan, eşimiz olmayıp ve her gün görmediğimiz halde nasıl da rahatsız oluyoruz. Peki her gün, gece gündüz, ömür boyu birlikte olduğumuz eşimizin böyle olması ne kadar da zordur. Eşi, güzel ahlaklı olmayıp geçimsiz olan bir kişiyi bu dünyada mal ve evlat gibi hiçbir şey hakkıyla mutlu edemez. Abdullah Bin Amr b. El As’dan (ra) rivayet edilen bir hadiste, Rasulullah (sav) şöyle buyurur; “Dünya bir metadır (geçimlik) dünya metasının en hayırlısı da saliha bir kadındır.” (Müslim)

Selefin bazı alimleri; “Bir erkeğe verdikçe doymayan kadından daha büyük bir bela verilmemiştir.” Derler.

3) Ailesel Asalet

Bu iki tarafın da sahip olması gereken önemli özelliklerdendir. Çünkü evlenilmek istenilen kişi adı geçen ailenin veya sülalenin bir parçasıdır. Yani o aileyi bir ağaç kabul edersek bu kişi de o ağacın bir dalı olmuş olur. Bu dal adı geçen ağacın köklerinden beslenerek büyür. Evlenmek istenilen bu kişi ailesinin ahlaki, ruhsal, fiziksel ve bedensel özelliklerinin birçoğunu kalıtım, eğitim, ortam, gelenek ve benimseme gibi yollar ile kendinde bulunduracaktır.

Rasulullah (sav) şöyle buyurdu; “Nutfediniz için araştırıp seçin (uygun kadın bulun) ve size denk olacak kadınlar ile evlenin.” (İbn-i Mace)

Osman b. Ebul As Es Sekafi(ra) evlenmek için hayırlı bir seçim yapmaları hususunda çocuklarına şu tavsiyede bulundu; “Ey fidan dikmek üzere evlenmek isteyen çocuklarım! Her kişi fidanını nereye dikmek isterse oraya dikkat etsin asaletten uzak, kötü şey ve kan pek az temiz nesil üretir. O halde biraz gecikse de arayın araştırın.” Çocuklar için hayırlı ve iyi bir anne seçme konusunda Ömer b. Hattab (ra) kendisine çocuğun babası üzerindeki hakkı nedir diye soran kimseye şu cevabı vermiştir; “Annesini iyi araştırıp seçmesi ismini güzel koyması ona Kur'an'ı öğretmesidir.” Biyolojik ve genetik olayların ispatlanmasına göre çocuk anne ve babasının fiziksel, ruhsal, akli vb. sıfatlarını duyduğu anda kazanıp kendisiyle birlikte getirmektedir. Zeynep binti Cahş (ranha) Rasulullah (sav) efendimizin halasının kızıydı.

Peygamber efendimizin evlatlık edindiği Zeyd Bin Harise (ra) ile evlenmişti ve bu evliliğin dünürcülüğünü bizzat Rasulullah (sav) yapmıştı. Zeynep binti Cahş (ra) ve ailesi böyle bir evliliği istemedikleri halde sırf peygamber efendimizin ısrarı üzerine rıza göstermişlerdi. Zeyd (ra) eşi Zeynep'i kendisine manen denk bulmuyordu. Bu durum manevi uyuşmazlığa sebep oluyordu, nitekim evliliklerin birinci yılı hüzünlü bitmişken Zeyd (ra) peygamber efendimize gelerek; Ya Rasulullah! Ben ailemden ayrılmak istiyorum, dedi. Peygamber efendimiz cevaben; “Zevceni tut boşama! Allah'tan kork” buyurdu. Fakat Zeyd (ra) ferasetiyle, Zeynep’in (ra) yüksek bir ahlakla yaratılmış olduğunu ve onu kendisini Zeyd'e uygun görmediğini hissediyor ve kendisini de ona eş olacak fıtratta manen denk bulmadığını düşündüğü için boşadı.

4) Birbirlerine Denk Olmaları

İki eşin birbirine denk olması demek; Kız ve erkek arasındaki uyumluluk, denklik ve eşitlik gibi konuların var olması demektir. Diğer bir ifade ile iki eşin birbirine yakışması demektir. Evlilik iki insan ile iki ailenin birbirine karışması demektir. İki taraf ahlaki ve ruhsal bakımdan ne kadar uyumluluk ve benzerlik taşırlarsa müşterek yaşamları da o oranda sağlam, tatlı, sürekli ve güzel olacaktır.

Eğer bu konularda uyumları az olursa yaşamları da o oranda kötü, acı ve mutsuz olacaktır. Denkliğin hangi konularda gerekli olduğu hususunda mezhepler arasında görüş farklılıkları vardır.

Hanefiler; Erkeğin dindarlık ve soy bakımından kadından aşağı olmaması gerektiği görüşündedirler.

Şafiler; Erkeğin dindarlık, soy, hürriyet ve meslek bakımından kadından aşağı olmaması gerektiği görüşündedirler.

Hanbeliler; Şafilere az bir fark ile yakındırlar.

Malikiler; Denklik yalnızca dindarlık ve vücut organlarının sağlamlığı konularında aranmalıdır.

Dikkat edilirse dindarlıkta denklik aranmasın da ittifak etmişlerdir.

5) Güzel Olması

Eş olarak mutlu bir aile ortamı kurmak isteyen ömürlerinin sonuna kadar samimiyet ve sevgi ile birlikte yaşamak isteyen iki insanın birbirlerini her yönden sevmeleri gerekmektedir. Bu nedenle boy ve güzellik gibi şeyler konusunda da birbirlerinden hoşlanmaları gerekir. Güzelliği bireyler üzerinde ölçüp tartmanın bir yasası ve ölçüsü yoktur. Bu insanların zevklerine bağlıdır.

Bir kişi bir kimsenin görüşüne göre güzel olabilir ancak aynı kişi başka bir kimseye göre çirkin olabilir. İmanlı ve karakterli bir kişi eşinin güzelliğinden hoşnut olduğunda kulağı, gözü ve fikri başkalarına yönelmeyecektir.

Muğire bin Şube (ra) bir kadın ile evlenmek istiyordu, peygamberimiz (sav) ona şöyle dedi; “Git ve o kadını gör, çünkü görmek birbirinize ısınmanız için daha iyidir.” (Müslim, Tirmizi, İbni Mace)

Rasulullah (sav) evlenecek kişilerin birbirlerini fiziksel olarak beğenmeleri ve ısınmaları için görüşmelerini ve beğenirlerse öyle evlenmelerini tavsiye etmiştir.

Kardeşim! Güzellik meselesi, bağımsız olarak değil diğer özelliklerle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Yani güzellik dindarlık, namus ve ahlak olmaksızın üstünlük olarak hesap edilmemelidir. Eğer bir kişide ahlak, iffet, asalet ve olgunluk yok ise ondaki güzellik hayır değil şerre sebep olur.

İffet, ahlak ve aile asaletinden yoksun büyüyen güzel bir kız için Rasulullah (sav) “Çöplükte yetişen gül olarak” bahsetmiştir.

Sonuç olarak yüzeysel ve fiziksel cazibeler bir süre sonra yok olup gidecektir. Geriye ise asli güzellik olan ahlak ve fıtrat güzelliği kalacaktır.

6) Beden ve Ruh Sağlığı
Beden ve ruh sağlığı beraber yaşarken mutlu ve başarılı olma, imanlı ve ahlaklı çocuklar yetiştirmede önemli bir konuma sahiptir.

Bedensel ve ruhsal hastalıkların bazıları evliliğe zarar verecek kadar önemli ve ağır değildir. Ailede sorumlulukları yerine getirmeye engel olmadığı için bunlar ile yaşamayı göze alarak onları mağdur etmeden evlenmek isteyen kişiler olabilir.

Evlenmek isteyen kişi beden ve ruh olarak bir hastalığı varsa ve tedavisi mümkünse, tedavi olmaya da imkânı varsa evlenmeden önce tedavi olup ondan sonra evlenebilir. Yoksa tedavi edilmeyen ciddi bir hastalıkla evlenilmesi durumunda bir müddet sonra evliliğinde sorunlar yaşayacak ve boşanmak zorunda kalacaklar. Böyle olması durumunda iki tarafta zarar görmüş olacaktır.

Eğer çocukları olmuş ise bu zarar onları da etkileyecektir. Eğer evlenecek erkek ve kadının ikisi de hastaysa ve evliliği yürütecek kadar akıl ve beden gücü de varsa bunların arasındaki eşitlik olduğu için evlenebilirler.

İslam dini evliliğin gerekleri ve sorumluluklarını yerine getirmeyecek derecede hasta olan kişilerin evlenmesini yasaklamıştır. Bunlar; bedenleri tamamen felçli olan veya akıl sağlığı yerinde olmayan kişilerdir.

Evlenmek İsteyen Kardeşlerime Birkaç Nasihat; Evlenmek isteyen kardeşim, öncelikle her konuda olduğu gibi evlilik konusunda da sana mutluluk ve saadet dolu bir yuva ve hayırlı ve takvalı bir eş nasip etmesi için Allah Teâlâ’ya dua etmelisin.

“Onlar ki; “Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan göz aydınlığı, sevinç ve huzur kaynağı olacak kimseler ihsan et. Ve bizi muttakilere imam/öncü kıl.” derler. (Furkan 74)

Dua; kulun işi konusunda Allah’u Teâlâ’ya güvenip ondan yardım istemesidir. Allah’u teala sonsuz gücüyle insana imkânsız gibi görünen her şeyi yaratabilir.

“Alemlerin Rabbi olan Allah istemedikçe siz isteyemezsiniz.” (Tekvir 29) 

Biz insanların ilmi sınırlıdır. Bazen iyi sandığımız bir kişi, huysuz, ihlassız, geçimsiz olmasına rağmen insanlara güzel görünen riyakâr biri olabilir. Bazense hoşumuza gitmeyen sıradan bir kişi de samimi, ihlaslı, geçim ehli, Allah'ın ve insanların hakkını gözeten takvalı biri olabilir. İşte bundan dolayı evlenmek isteyen kişi Allah’u teâlâ’dan dini ve dünyası için hayırlı, dünya ve ahirette mutlu olacağı iyi bir insanla karşılaşmayı istemelidir.

Dua; insanın Allah'a olan tevekkülünün işaretidir. İşlerinde O’na güvendiğini ifade eder. Allah’u teala da kendisine güvenen kişiye her konuda yeter.

“Kim Allah'a tevekkül ederse o kendisine yeter.” (Talak 3)

“Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 3)

Kardeşim Evlilik Konusunu Basite Almamalısın; Aksine ciddiye almalı, onu bir ibadet gibi düşünmeli ve ona göre değerlendirmelisin. Bugün bizler ibadetin kapsamını daralttığımız için evliliği ibadet olarak göremiyoruz. Eğer Allah’u teala bizden bir şey istemiş ve onun nasıl yapılacağını da Peygamber (sav) aracılığıyla bize göstermişse o şey bir ibadettir. Her ibadet insana sorumluluk ve külfet yükler, külfetsiz ibadet de yoktur. Bunu anladığımızda evliliğin evcilik oyunu olmadığını anlar ve evliliği şakaya almayız. Namazı ne kadar ciddiye alıyorsak evliliği de o kadar ciddiye alırız.

Evlenince sorumlulukların olacak! Bir kişiye eş, çocuklarına anne veya baba olacaksın. Kendi anne babanın yanında eşinin anne babası da annen ve baban olacak. Yeri geldiğinde eşinin anne babasına hizmet edip onlarla ilgilenmen için Allah’u teala senin onlarla oturmana ve görüşmene kendi anne baban kadar izin vermiştir.

Evliliğin dinin bir bölümü olduğunu bilmeliyiz. Kendi içinde sorumlulukları, gerekleri, sevapları ve hesabı vardır. Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur;

“Kul evlendiği zaman dininin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı içinde Allah'tan sakınsın.” (Taberi, Beyhaki)

Evlenmek İsteyen Kardeşim; Evleneceğin kişide görmek istemeyeceğin şeyi sen de yapma. Onun imanında ve amelinde ihlaslı biri olmasını istiyorsan önce sen imanında ve amelinde ihlaslı ol. Onun Allah'tan korkup haramlardan sakınan biri olmasını istiyorsan önce sen Allah'tan korkan ve haramlardan sakınan bir kişi ol. Onun ahlaklı biri olmasını istiyorsan önce sen ahlaklı bir kişi ol. Öncelikle senin Allah katında iyi bir eşi hak edişin olsun.

Kardeşim Evliliği Bir Cihat Olarak da Görebilirsin; Tıpkı kalesini düşmandan korumaya çalışan bir asker gibi yuvanı korumalısın. Senin kaleni (yuvanı) yıkmak isteyen düşmanların ise şeytan, nefis, yeryüzünde imanın ve iffettin yok olmasını isteyen tağutlar ve Müslümanların kötülüğünü isteyen münafıklardır. Sen, bütün bu düşmanlarına karşı tedbirli olup onların tuzağına karşı önlemler almalısın. Bugün bizler yaşadığımız cahiliye toplumunda çok daha dikkatli olmak zorundayız. Çünkü Allah için kurduğumuz yuvanın yıkılması için veya o ailenin huzur değil de huzursuzluk verecek bir yere dönüşmesi için pek çok sebep var. Bu nedenle bizlerin gerek kendimizi gerekse ailemizi her türlü küfür, haram, ahlaksız ve kötülüklerden koruması cihattır.

Kardeşim Evliliğin Bir İmtihan Olduğunu da Asla Unutma; Ve sabrın senin için en büyük azık olduğunu bil. Kendi kardeşlerinle bile aynı evde yaşarken bazı sorunlar yaşıyorsan, iki farklı insan, iki farklı kültür, iki farklı aileden olan insan ile de ömür boyu bir evi, bir yastığı, bir sofrayı paylaşacağın kişi ile de bazı sorunlar yaşayabilirsin. Bu nedenle evlenince bencil, egoist, ‘Her şeyi ben bilirim’ ‘Kimse bana karışamaz’ şeklinde tavırlarını terk edip, paylaşıcı, alçak gönüllü, istişare ve uyarıya açık, affedici, sabırlı, sır tutan bir ahlaka sahip olmalısın. Aksi takdirde evlilik imtihanından geçemezsin.

Hem bu dünyadan mutsuz olur, mutsuz eder, hem de ahirette hesabını veremeyeceğin veballerin altına girersin.

Ömer’in (ra) hilafeti zamanında bir adam, davranışlarını beğenmediği karısını şikâyet etmek üzere halifenin evine gelir, kapısının önünde oturur ve Ömer’in (ra) çıkmasını bekler. Derken içeriden bir gürültü kopar. Ömer’in (ra) hanımı, koca halifeye bağırıp çağırmakta fakat Ömer (ra) ağzını açıp da karısına tek bir kelime söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki adam boynunu bükerek: “Bütün şiddetine ve sertliğine rağmen, üstelik müminlerin emiri iken Ömer’in (ra) hali böyle olursa benim derdime nasıl çare bulabilir”? diye düşünür ve kalkıp giderken Ömer (ra) dışarı çıkar. Adamın arkasından; “Hayrola derdin neydi?” diye seslenir. Adam da der ki “Ey müminlerin Emir’i! Karımın yanlış huylarını ve bana olan saygısızlığını şikâyet etmek üzere gelmiştim, senin karının da sana karşı olmayacak sözler söylediğini duyunca vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime; “Müminlerin emiri karısıyla böyle olunca, benim derdime nasıl deva bulacak?” dedim.

O zaman Ömer (ra) adama şunları söyledi; “Kardeşim, karımın benim üzerimdeki hakları sebebiyle ona katlanmaya çalışıyorum zira o benim yemeğimi yapıyor çamaşırımı yıkıyor ve çocuklarıma bakıyor. Halbuki o bütün bunları yapmak zorunda değildir, üstelik gönlümün harama meyil etmesine engel olan da odur, bu sebeple onun yaptıklarına katlanıyorum.” Bu sözleri duyan adam; Ey müminlerin Emir’i! benim karımda aynen öyle” dedi. Bunun üzerine Ömer (ra) adama; Haydi kardeşim karına katlanmaya bak! Hayat dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor! Diye teselli etti. (Zehebi El- Kebair)

Kardeşim! Ahlaksızlık; Şer’i ölçülere göre evlenmen değil, meşru olmayan yerlerde ve internet gibi şeyler üzerinden harama bakman ve dinlemendir.

Maalesef bugün gençlerimiz evlilik istişaresi yapmaya utanırken, dizi ve filmlerdeki ahlaka ters şahsiyetler ve sahneler hakkında konuşurken utanmıyorlar.

Halbuki sahabeler haramlardan sakınma konusunda çok hassas olmalarına rağmen evlenmek istediklerini Rasulullah’a (sav) rahatlıkla söyleyebiliyorlardı.

Çok acı ki günümüz cahiliyesinde, evladı evlilik hakkında konuştuğunda, onu edepsizlik ile suçlayan fakat çocukları her gün televizyon karşısında uygunsuz gayri meşru ilişkileri canlandıran dizi ve filmleri veya elindeki telefon ile edebe ters videolar izlediği halde onu edepsizlik ile suçlamayıp uyarma gereği dahi duymayan anne ve babalar çoğaldı.

Evlenmek İsteyen Bekar Kardeşim; Bir kişiyle evlenmeye karar vermeden önce mutlaka o kişi hakkında güvendiğin ve sana doğru nasihatleri yapacak kişiler ile istişare et. (Onlara danış ve fikirlerini al)

Bu istişare ise ilk olarak senin mutluluğunu düşünen anne, baba ve büyükler ile yapılmalıdır.

Ailesini hiçe sayarak evlenen birçok genç huzursuzluktan bunalınca etrafında yardım isteyeceği bir büyüğü de bulamıyor. Ne kadar pişman olsa da “Bunu sen istedin!” sözünü duymak zorunda kalıyor.

Evlilik aceleye getirilmemeli, enine boyuna düşünülüp karar verilmelidir. Bazen bazı kişiler düşünüp araştırmadan kısa süre içerisinde karar veriyor evleniyor ve daha sonra bir hafta veya bir ay içerisinde boşandıklarını duyabiliyoruz.

Bu tarz olaylarda kadın; psikolojik ve duygusal olarak yıpranıyor aynı şekilde erkek de yıpranıyor ve kısa bir sürede başından geçen bu evlilikten dolayı kadına mehir ödemek zorunda kalıyor.

Rabbim mümin kardeşlerimin evli olanlarını da evliliklerini Allah'ın razı olacağı şekilde sürdürmelerini nasip etsin ve nesillerini hayırda öncü olacak kişiler olarak yetiştirmelerini nasip etsin. Bekarlara da hayırlı ve bereket dolu bir aile kurmalarını nasip etsin.

Selam ve dua ile…

 
Whatsapp Destek