Hucurat Suresi Tefsiri - 13. Ayet | Muhammed Fırat

Hamd, Âlemlerin rabbi olan Allah (celle celaluhu)’a aittir. Salât ve selam, kendisine itaat etmek ve yolundan gitmekle emrolunduğumuz âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah (celle celaluhu)’ın resulü Muhammed Mustafa’nın üzerine olsun.

 “Ey insanlar! Sizi bir dişi ve bir erkekten yarattık ve sizi aşiretler ve kabileler haline getirdik ki tanışasınız. Elbette Allah katında en üstününüz Allah’a karşı en takvalı olanınızdır. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat, 13)

Ayetin nüzul sebebiyle ilgili gelen mürsel bir hadiste ez-Zuhri (rh) dedi ki:  Rasulullah (sav) Beyada oğullarına Ebu Hind ile kendilerinden bir ha­nımı evlendirmelerini emretti. Onlar da Rasulullah (sav)’e: ‘Biz kölelerimizi kız­larımızla mı evlendirelim!’ dediler. Bunun üzerine Allah (azze ve celle): Ey insanlar! Sizi bir dişi ve bir erkekten yarattık ve sizi aşiretler ve kabileler haline getirdik ki tanışasınız…” ayetini indirdi.[1]

İbn Ömer (rhuma)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) Mekke’de verdiği hutbesinde şöyle dedi: “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah sizden cahiliye kibrini ve ataları ileri sürerek büyüklenmeyi gider­miş bulunuyor.

İnsanlar iki kısımdır:

Birincisi; iyilik yapan, takva sahibi olanlar ki bunlar Allah katında üstün ve değerlidir. Diğeri de günahkâr ve bedbaht olup Allah katında da değersizdir. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Allah Âdem’i top­raktan yaratmıştır. Allah şöyle buyurmaktadır:
Ey insanlar! Sizi bir dişi ve bir erkekten yarattık ve sizi aşiretler ve kabileler haline getirdik ki tanışasınız. Elbette Allah katında en üstününüz Allah’a karşı en takvalı olanınızdır. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır” diye buyurmuştur.[2]

Ey insanlar! Sizi bir dişi ve bir erkekten yarattık ve sizi aşiretler ve kabileler haline getirdik ki tanışasınız.”

Ey insanlar! Ey değişik ırk ve renkten olan, kabile ve halklara bölünmüş insanlar! Gerçekten sizler bir tek köktensiniz. O halde, parça parça olup birbirinizle çatışmayın, dağılmayın, birbirinizle çekişmeyin, birbirinizden ayrılmayın. Size bu seslenişle seslenen sizi yaratandır. Sizi bir erkek ve bir dişiden yaratmıştır ve sizleri halklar ve kabileler halinde yaratmasındaki amacı de sizlere bildirmektedir. Bu amaç birbirinize düşman olma ve birbirinizle çatışma değildir. Bu amaç, sizin birbirinizle tanışmanız ve kaynaşmanızdır.

Dillerin ve renklerin farklı oluşu, huy ve ahlâkların çeşit çeşit olması, kabiliyet ve yeteneklerin değişik değişik olması çekişme ve ayrılığı gerektiren bir şey değildir. Aksine, tüm yükümlülükleri yerine getirmek ve bütün ihtiyaçları gidermek için yardımlaşmayı gerektiren bir unsurdur.

“Elbette Allah katında en üstününüz Allah’a karşı en takvalı olanınızdır. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.”

Ey insanlar! Rengin, ırkın, dilin, vatanın ve bu değerlerden başka diğerlerinin yüce Allah'ın ölçüsünde hesaba katılacak bir değeri yoktur. Ortada ancak ve ancak tüm değerlerin kendisi ile belirlendiği ve insanların üstün olup olmadıklarının kendisi ile bilindiği bir tek ölçü vardır; o da takvadır… Gerçek şerefli insan Allah katında şerefli olandır.

Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah indinde en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir.”[3]

Yine Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Aziz ve Celil olan Allah, sizlerin cahiliye kibirlenmelerinizi ve atalarınızla övünmenizi gidermiştir. İnsanlar ya takva sahibi bir mümin veya isyankâr bir fâcirdir. Sizler, Âdem'in oğullarısınız, Âdem ise topraktandır. Artık bir kısım adamlar, kavimleriyle övünmeyi bıraksınlar. Zira onlar cehennemin kömürlerinden başka bir şey değildirler. Yoksa onlar Allah katında, burnu ile pislikleri yuvarlayan pislik böceklerinden daha adi olurlar”[4]

Allah (sb) hepimizi bir tek babadan ve anadan yaratmış, birbirimizle daha kolay tanışalım, birbirimizle dayanışma içerisinde olarak daha güzel bir hayat yaşayalım diye kabilelere, halklara, şubelere ayırarak yaratmıştır. Ama böyle kabileler, kavimler, toplumlar halinde olmamız, kimimizin beyaz, kimimizin siyah, kimimizin kırmızı yüzlü ya da sarı tenli olması, kimimizin falan aileden, falan milletten olması, kiminizin şu dili, kiminizin bu dili konuşmamız birbirimize üstünlük kurmamız için değildir. Çünkü bunların hiç biri Allah katında üstünlüğün ölçüsü değildir. Allah katında en takvalı olanımız, Allah (sb)’ya karşı en takvalı olanımızdır. Üstünlük takvayladır, imanladır, teslimiyetledir. Takvaca en üstün olan da Allah’a kulluk hususunda en önde olan, Allah’ın kitabını ve Resulünün sünnetini en iyi bilip ona uyandır.

Yine unutmayalım ki her şeyi bilen de, her şeyden haberdar olan da Allah’tır. Kimin takvalı kimin fasık olduğunu, kimin üstün kimin zelil olduğunu en iyi bilen O’dur.

Velhamdulillahi rabbil alemin..

 
 
[1] Ebu Davut, Merasil.
[2] Tirmizi.
[3] Ahmed b. Hanbel.
[4] Ebu Davut.
Whatsapp Destek