İstekler Mi? Yoksa İhtiyaçlar Mı?

İslam literatüründe çocuk; göz aydınlığı, emanet, câri sadaka, fitne ve nice peygamberlerin imtihanıdır. Aynı zamanda çocuk bir bireydir, yetişkinler gibi bazı haklara sahip, sevgiyle beraber saygıda duyulması gereken bir varlıktır.
Çocuk için birçok vasıf eklenecek olsa da mezkûr olan belki en önemli vasıf onun bir emanet olmasıdır. Emanetin değeri, onun asıl sahibinden gelir. Dolayısıyla çocukları bize emanet eden Allah Teâlâ olduğundan o emanete diğer emanetlerden çok daha fazla ehemmiyet gösterilmelidir.
Komşunuzun size bir emanet verdiğini düşünün, bir çiçek emanet etti ve sizden şu gün alacağım diyerek ayrıldı. Bu emanete muameleniz nasıl olurdu? Herhalde önce ihtiyaçlarını giderir sonra da onu çevreden gelecek olası tehlikelere karşı korurdunuz değil mi?  Allah Teâlâ’da kudretiyle bizlere çocuk bahşettiğinde onların ihtiyaçlarını en güzel şekilde yerine getirip onları korumamızı istiyor. İnsan, akli melekeleri ile diğer canlılardan ayrıldığı için, elbette korumak denildiğinde yelpaze daha da genişliyor.  Genel olarak fıtratı korumak çok büyük önem arz ediyor. Ardından özele inerek ahlakını, davranışlarını ve düşünce biçimini korumak geliyor.
Emanet, ihtiyaçları giderilmediğinde yok olur. Bir çiçeği ne kadar korursak koruyalım ihtiyacı olan suyu yeteri kadar ve zamanında vermez isek çiçek kuruyor yahut soluyor. Çocukların da ihtiyaçlarını tıpkı bir çiçek gibi zamanında ve yeterince yani ne eksik ne de fazla vermek gerekiyor tıpkı örnekteki çiçek gibi. İhtiyaçlar fazla verildiğinde çocuk müstekbir bir hal alabiliyor, eksik verildiğinde adeta bir çiçek gibi soluyor, silik ve görünmez oluyor.
Burada dikkat etmemiz gereken ayrıntı, istek ve ihtiyacın taksimatıdır. Ebeveynler bu taksimatı yapamadığında istekleri ihtiyaçtan sanıp onları da istisnasız gidermeye çalışıyor. Oysa her çocuğun ihtiyaçları fıtridir, sâfidir. Nefse değil fıtrata dayanır ve çocuğun özünü besler. Ama istekler her zaman sâfi ve masumane değildir ve çoğu zaman nefse dayanır. Özü değil nefsi besler. Çocuğunu iyi tanıyan, gözlemleyen bir ebeveyn isteklerinin ve ihtiyaçlarını rahatça görecek ve çocuğa buna göre muamelede bulunacaktır.
Peki Fıtrata Dayanan, Fıtratı Besleyen İhtiyaçlar Nelerdir?
  • Her çocuğun en önemli ihtiyacı huzurlu bir ev ve içerisinde iletişimleri saygı ve sevgiye dayanan ebeveynlerdir. Bunun mümkün olması ise evde İslam’ın ne kadar söz hakkına sahip olduğuyla doğrudan alakalıdır. Evlerini İslam’a göre imar eden ebeveynlerin evlerinde takvadan, güzel ahlaktan, hüsnü muameleden bahsedilebilir.  Aksi halinde ise bu şuurdan bahsedilmesi zordur. Evde ebeveynler arası bir iktidar mücadelesi yahut işçi patron ilişkisi söz konusudur. Ya da ebeveynler duyarsızlaşmış, hissizleşmiş birbirine yabancı iki yetişkine dönüşmüştür. Çocukta bundan nasibini fazlasıyla alacaktır.
  • Çocuğun doğru bir rol modele ihtiyacı vardır. Denilir ki her anne baba kendinden sonraki uç kuşağı etkiler. Yani çocuk, çocuğunu ve o da kendi çocuğunu etkiler. Ebeveyn çocuğa nasıl bir profil çizerse çocuğun da onu olduğu gibi modellemesi kaçınılmazdır. Kur'an'ın,  islâmî ilimlerin hâkim olduğu bir evde çocuğun yönelimi de İslami ilimlere, Kur’an’a olacaktır. Çünkü özellikle ilk altı yıl ve sonrasında ergenliğe dek anne babası çocuğun adeta kahramanıdır. Çocuk için en iyi, en haklı, en zeki, her ne yaparsa yapsın en doğru davranışları sergileyen ebeveynidir. Hasılı, doğru rol model; çocuk eğitiminin neredeyse tamamıdır diyebiliriz.
  • Çocuğun iyi bir çevreye, arkadaşlıklara ihtiyacı vardır. Çünkü evde ne kadar islâmî bir şuur, ebeveynlerin aralarındaki bağ, iletişim iyi olursa olsun çocuk dış dünya ile muhatap olduğunda etkilenecek ve bazen maalesef gördüklerini örnekleyecektir. Dolayısıyla ebeveynlerin bir araya gelip vakit geçirdikleri aileleri de bunu da göz önüne alarak seçmeleri, bu konuda hassas olmaları gerekir.
  • Çocuğun ihtiyaçlarından biri de donanımlı ebeveyndir. Gerek islâmî ilimlerde gerek psikoloji, pedagoji gibi ilimlerde kısmi de olsa bilgiye sahip olması ve bu konularda sürekli gelişim içerisinde olması hem ebeveynin psikolojisine hem çocuğa iyi gelecektir.
  • Çocukların tutarlı, itidal üzere, vakur ebeveynlere ihtiyacı vardır. Kuralları, sınırları olan hayata karşı bir duruşu olup, planlı yaşamaya çalışan ebeveynler çocuklarının gerçek saygısını kazanır. Sevilmeme kaygısıyla çocuğuna kural, sınır koyamayan ebeveynler; çocuklarından gerçek sevgi ve saygıyı göremezler. Dolayısıyla her anne babanın, tabir yerindeyse çocuğunun şimdi ki alkışına mı yoksa gelecekteki içten teşekkürüne mi talip olduğunu kendi içinde sorgulaması gerekir.
  •  Mutedil olamayıp ya çok despot ya da aşırı toleranslı ebeveynler çocuğun gelişiminde olumsuzluklara sebep olur. Bizler toplum olarak her duygumuzu uç noktada yaşıyoruz seversek çok seviyor çocuğumuzun hata ve kusurlarını görmezden gelebiliyor ve hatta başkalarının göstermesine de imkân tanımıyoruz. Ya da çocuk hata yaptığında öyle bir tavır sergiliyoruz ki bu tavır karşısında çocuğumuz sevilmediği, zaten işe yaramadığı, her işi berbat ettiği gibi düşüncelere kapılıp yetersizlik duygusu yaşayabiliyor. Bu sebeple itidal hayatın her alanında olduğu gibi çocuk eğitiminde de çok önemli. Bununla beraber çocuğa muamelemizde kararlı bir hal içerisinde olup tutarlı bir şekilde yaklaşmamız, gelişimine katkı sağlayacaktır. Bir gün evet dediğimiz şeye ertesi gün hayır dediğimizde çocuk zihninde bir karmaşıklık yaşar, o konunun ve ebeveyninin kararlarının önemine olan inancı azalır.
  •  Güzel bir iletişime ihtiyaç; Her çocuk ebeveyni ile güzel ilişki ister. Onunla sohbet edilmesine sohbetin seyrinin elinde olmasına ve fikirlerinin sorulmasına ihtiyaç duyar. Elbette sohbet etmek derslerin, okulun sorulması demek değildir. Sohbet çocuğun anladığı dilden onun dünyasına girerek oluşturulmalıdır. Eskiler “Büyüğün gıdası, çocuğa zehirdir.” Der. Yani çocukla anladığı dilden ve onun dünyasına girerek iletişim kurmak gerekir.
     
  • Oyun ihtiyacı. Çocuk doğası gereği oyun ile sevincini ve hüznünü yaşar. Oyun çocuk için iyileştirici bir terapidir. Aynı zamanda oyun çocuğun aklını ve bedenini harekete geçirir. Aklın hareketi olan hayal gücü ve bedenin hareketi çocuk için olmazsa olmaz terapi biçimleridir. Dolayısıyla çocuklarımızın keşfetme, hayal kurma, hareket etme alanlarını ne kadar genişletirsek o kadar psikolojisi ve fizyolojisi sağlam bireyler yetiştirmiş oluruz.
  • Sevgi ve ilgiye olan ihtiyaç. Eğer eksiklerin peşine düşen değil yetenekleriyle ilgilenen, başarı değil çaba ve davranış odaklı olursak, çocuğumuza koşulsuz, doğal bir sevgi gösterirsek sevgi ihtiyacını karşılamış oluruz.  Koşulsuz sevgi; çocuğu her şeye rağmen, kalpten, herhangi bir başarıya, davranışa dayanmaksızın sevmektir. Yani çocuğun her şeyiyle kabul görmesidir. 
  • Onaylanma ihtiyacı; cinsiyet farkı olmaksızın her çocuk ebeveyni tarafından onaylanmak ister. Birçok kez çocuğunuz oyun oynarken, ezber yaparken, bir işi başardığında gözlerinizin içine baktığına tanık olmuşsunuzdur. İşte bu bakışlar ebeveyne “beni onayla” ya da “bana tanıklık et" bakışlarıdır. Eğer karşılık görmezse bir ömür başkalarından o ihtiyacı karşılamaya çalışır. İlerde makbul bir arkadaş, bir eş olup onaylanma adına; hayır diyememe ve aşırı fedakarlıklarla kendinden ödün verir. Bu da psikolojisine ciddi zararlar verir.
  • Duyguların farkındalığına duyulan ihtiyaç: Çocuğun tüm duygularını yaşamaya hakkı vardır. Eğer utandırılma, korkutulma, ayıplanma, kıyaslama ile karşılık görürse duygularını bastırır ve bastırılan duygular en olmadık zaman ve zeminde ortaya çıkacaktır. “Bunda ağlanacak ne var”, “kadın gibi ağlayıp durma” gibi yaklaşımlarda bulunan ebeveyn, çocuğunun öfke patlamalarına veya dış dünyaya tamamen kendini kapatmasına zemin hazırlıyordur.  Meseleyi bir örnek üzerinden açıklayalım; oyuncağı kırılan bir çocuğu azarlayıcı, aşağılayıcı veya teskin etmek adına yenisinin alınabileceğine dair sözler, davranışlar işe yaramayacaktır. Çocuk ağlayarak size geldiğinde tek derdi anlaşılmaktır. Ebeveynin “seni anlıyorum, bu oyuncağını çok seviyordun kırılmış olması seni üzmüş olmalı” demesi ve bunu ten temasıyla desteklemesi çocuğu ziyadesiyle teskin edecektir.
  • Korunmaya olan ihtiyaç; üstte de belirttiğimiz üzere çocuğun temiz fıtratının dışardan gelen tehlikelere, bozuculara karşı korunması gerekir. Dijital bir çağda yaşıyor olmamız sebebiyle bunların başında ekran gelir. Ekran sürelerine, nelere maruz kaldıklarına dikkat etmek çok önemlidir. Yine ekran ile bir araya geldiğinde dopamin hormonunu daha da arttıran ve bağımlılığı tetikleyen sağlıksız gıdalardan uzak tutulması gerekir.
  • Psikolojik dayanıklılığa ihtiyaç; çocuklarımızın ilerde yaşayacağı krizlere, tehlikelere karşı dayanıklı olması için karşılaştığı zorluklarda ebeveynin minimal yardımı ve çocuğa küçük risk alanları oluşturması, dayanıklılığını arttıracaktır.
Bu maddelerin her biri Allah Teâlâ’nın inayetiyle önceki yazılarımızda tafsilatlandırılmıştır.

SON OLARAK

 Çocuklarımız için yapacağımız en önemli ve öncelikli olan şey şükretmektir.  Ahlâksızlığın, hayasızlığın ve kötü alışkanlıkların had safhada olduğu bu dönemde çocuklarımızın varlığına ve Allah Teâlâ’nın bize bu konuda bahşettiği şuura şükür ile karşılık verelim ve çocuğumuzun ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında gidererek onu bir marangoz misali şekillendirmek yerine bir çiftçi gibi tohumu (temel kavram ve değerleri) atalım, (bilgiyle) sulayıp (değerlerle) ışık verelim. Yabancı otlardan (kötü arkadaşlardan) temizleyip sabırla bekleyelim. Meyve verirse verir vermezse de elimizden geleni yaptığımız sürece Rabbimizin rahmeti bizimledir. Çok beğendiğim ve konumuzla ilişkilendirdiğim bir söz ile bitiriyorum.
“Bir nedeni olan, her nasıla katlanır.”  -Nietzsche
 
Whatsapp Destek