Karar ve Nişan

Hamd el-veli ismi ile müminlerin velisi olan ve müminlere karşı şefkat ve merhameti sonsuz olan Allah’a mahsustur.

Salât ve selam gerek kendi dönemindeki Müslümanlara gerek kıyamete kadar ki bütün müminlere örnek ve önder olan Muhammed’e, ailesine ve ashabına olsun.

Kardeşlerim, geçen ay evlenecek kişilerin evleneceği kişiyle sünnete uygun şekilde yapacağı evlilik görüşmesinden ve bu görüşmede konuşulup konuşulmayacak bazı şeylerden bahsetmiştik. Bu ayki yazımızda ise evlilik görüşmesi yapan kişilerin karar verirken göz önünde bulundurması gereken meselelerden bahsedeceğiz.

Evlilik görüşmesi, önceki yazıda da bahsettiğimiz gibi kısa bir ön bilgi sahibi olmak içindir. Fazla bir beklentiye girmemek gerekir. Zira bir anda bir kişiye bağlanmak onu herkesten çok sevmek onu yıllardır tanıyıp biliyormuş gibi güvenmeyi beklemek gerçeğe yakın bir şey değildir. Bir anda sevip bağlanmak ve 'işte benim aradığım kişi kesinlikle budur' demek masallarda veya hikayelerde olan bir şeydir veya bu sadece yüz ve görünüm güzelliğini isteyip karşısındaki kişinin konuşması ve görünümünden etkilenerek hakikati ile ilgilenmeyen bir kimsenin söyleyeceği bir şeydir. Bunu söyleyen kişiler bir anda etkilenip nefislerindeki duydukları heyecanı, huzur ve mutluluk zannetmektedir. Halbuki bu duygu kalıcı bir mutluluk veya bir huzur değil, anlık duyulan haz ve geçici bir mutluluktur.

Huzur ve Kalıcı Mutluluk: Özlemlere, isteklere, ihtiyaçlara kalıcı bir şekilde ulaşmak, devam eden rahatlık duygusu, gönül rahatlığı, akıl huzuru ve içten duyulan dinginlik halidir.

Haz ve Geçici Mutluluk: Kalıcı mutluluğun aksine, anlık ve geçici olan dış etkenlere bağlı bir zevktir. Mesela insanın görmekten hoşlandığı bir şeyi bir anda görmesi, bir tatlı yemesi, haram olan müziği dinlemesi, sigara gibi nefse hoş gelen, bir anda zevk veren ve zevki yükselten şeylerden alınan hoşlanma duygusu hazdır. Bu haz veren şeyler bitince haz da biter. Hatta çoğu zaman bu haz bitince kişi öncekinden daha da huzursuzdur.

Huzur ve kalıcı mutluluk haz gibi bir anda insanın içinde oluşmayıp yavaş yavaş oluşur ve süreklidir. İnsanın bir insanla devam eden huzurlu bir mutluluk elde edebilmesi için zamana ihtiyacı vardır. Çünkü huzur ve mutluluğun öncesinde güven oluşması, karşısındaki ile aynı amacı istiyor, aynı yolda gidiyor ve aynı kriterleri gözetiyor olması gerekir. Bununla beraber karşı tarafı tanıyıp, aynı doğrularla hareket edip aynı amaca yöneldikçe ve yanındaki kişiden destek gördükçe ona karşı güven, güvenle beraber huzur mutluluk ve sevgi oluşur.

Evliliği yıllarca devam ettiği halde, yaşlandığında bile mutlu olan eşlere sorulduğunda; evlenirken ailelerin vasıtasıyla tanışmış ve dünürcülük yoluyla evlenmiş olduklarını duyuyoruz. Ancak bugünkü toplumun gençleri ise bir anda birini sevip aşık olup, belki yıllarca İslam'a ters olan flört denilen haram ilişkiler yaşayıp, birbiri uğruna ölümü bile göze aldıklarını söylüyorlar. Daha sonra evlenince fazla zaman geçmeden bırak birbirleri için ölümü göze almayı birlikte yaşamayı bile çekemeyip birbirini öldürecek derecede düşman olarak boşandıklarını görmekteyiz. İşte bu gençler evlilik dışı şehevi, şeytani ve nefsani hazları mutluluk zannederler. Onlar; mutluluğun, emekle, güvenle gerçek ve manevi amaçlarla elde edileceğini bilmeyen günümüz tağutlarının yetiştirdiği şehevi hazların peşinden koşup gerçek mutluluktan mahrum olan kimselerdir.

Maalesef bu toplumun cahiliye ahlakı üzere olan insanların ağzında şöyle sözler duyabiliyoruz. 'Bu zamanda artık dünürcülükle (aileler vasıtasıyla) evlilik kalmadı. Artık insanlar evleneceği kişiyi kendini buluyor bir müddet gezip tozuyor onu tanıyor doğru kişiyi bulursa evleniyorlar.' Bu sözler asla tutarlı sözler değildir. Çünkü flört ederek kişinin karşı tarafı tanıması imkansızdır. Kişi kendisini karşı tarafa kabullendirme kaygısı taşıdığı için hareketlerinde ve sözlerinde hassas olur ve karşı tarafın beğeneceği şekilde davranır. Evlendiği zaman ise gizlediği gerçek yüzünü ortaya çıkarır.

Hiç kimse evlenmeden önce karşı tarafa zayıf yanlarını, başarısızlıklarını, çirkinliklerini belli edip ortaya koymaz. Ondan dolayı bu gibi durumlarda kişiyi en iyi tanımanın yolu peygamberin (sav) "Kişi arkadaşının dini üzeredir" (Tirmizi) sözüne göre hareket ederek evlenilecek kişiyi arkadaşlarına, akrabalarına, komşularına ve kendisinden eğitim aldığı hocalarına sormaktır. Zaten tevhid ehli, bilinçli ve dini yaşayan Müslüman kardeşlerimiz nikahtan önce evlilik amacıyla olan meşru görüşmeler hariç, diğer flört gibi görüşmelerin haram olduğunun bilincindedirler. Zira İslam dini flörte giden yolu kapatmıştır. Çünkü Rabbimiz olan Allah’a Teala zina etmeyin değil;

 "Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o çirkinliği apaçık bir hastalıktır ve çok kötü bir yoldur." buyurmuştur. (İsra 32) Zira flört, zinaya açılan kapıdır. Kim Allahu Tealanın sınırlarını korur, haramlarından sakınır, evlendiğinde eşinin hakkına girmekten korkar ve sorumluluklarını Allah rızası için yerine getirirse Allah da onun işlerini yoluna koyar ve eşiyle arasına muhabbet, huzur, mutluluk ve sevgi nasip eder. Zira eşlerin arasında sevgi ve merhamet duygusunu yaratacak olan Allahu Teala‘dır.

"Kendilerinde sükunet bulup (huzura kavuşasınız diye) sizin için nefislerinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet kılması O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır." (Rum 21)

Bu ayette özellikle evliliği devam ettiren ve eşleri mutlu edecek iki duygudan bahsetmiştir; sevgi ve merhamet.

Bu duygular ise Allah azze ve Celle evlilikle birlikte eşlere ikram etmektedir. Bu Allah azze ve Celle‘nin evlilikte verdiği en güzel nimetlerdendir. Çünkü kişinin sevdiği ve kendine merhametli olan güvendiği biriyle yaşaması ona huzur ve mutluluk verir.

"Allah onların kalplerini birbirine ısınırdı. Sen yeryüzündekilerin tamamını harcasaydın yine de onların kalplerini birbirine ısındıramazdın. Ama Allah onların arasını ısındırdı. Çünkü o (izzet sahibi her şeyi mağlup eden) aziz (hüküm ve hikmet sahibi olan) hakimdir." (Enfal 63)

 İslam’ın koyduğu sınırları gözeterek evlilik görüşmesini yapan kişi görüşmeden sonra sakince kendi nefsinde şu soruları cevaplamalı;

 *Ben bu kişiyi kendime yakın hissettim mi?

* Bu kişiyle konuşurken ortak noktalarda buluşabildim mi?

* Ben bu kişiyle ömür boyu yaşayabilir miyim?

* Bu kişide bana fiziksel olarak itici gelen kendime yakıştıramadığım bir durum var mı?

* Bu kişi benim dünyam ve ahiretim için bana ne kadar yardımcı olabilir?

Eğer kişi bu sorulara müsbet (olumlu) cevap veriyorsa, onu düşündüğünde kendisini ona yakın hissediyorsa, içerisinde ona karşı itici bir şey hissetmiyorsa, bu kişinin onunla evlilik yapabileceği anlaşılır.

Nişan dönemi

Nişan: Nişan, evlilik akdi öncesinde yapılan bir sözleşmedir. Nişan işaret manası taşır. Yani topluma tanışıp anlaştıktan sonra evleneceğiz mesajı verir.
Evlenecek taraflar görüşüp konuştuktan ve anlaştıktan sonra müsbet (olumlu) olarak neticelenirse ve her iki tarafta evlenmeye karar verirse bu karardan nikah akdinin yapıldığı zamana kadar geçen zamana nişanlılık dönemi denir. Nişan bir çeşit sözleşme sayıldığı için talip olunan kızı artık başkası isteyemez.

Nişanlanma bu toplumda olduğu gibi İslam’da da yeri olan bir şeydir. 'Nitekim peygamberimiz (sav) Ayşe (ra) ile üç yıl nişanlı kaldıktan sonra evlenmiştir.' (Müslim)

Nişan, nikahla beraber oluşan hakları sağlamaz ve evlilik sorumluluklarını da yüklemez. İslam hukukunda ise nişan bir evlenme vaadidir. Gerçek anlamda bir evlilik değildir. Bundan dolayı mahremiyet kurallarına riayet edilmesi gerekir. Dolayısıyla ileriye yönelik iyi niyetli beklentilerine rağmen nişanlılar mahremiyet bakımından iki yabancı gibidirler.

İslam dininde hükümler insanların iradesi ve isteğine göre değişip şekillenemez. Elbette nikahta helal ve haram hükümlerini ve mahremiyet sınırlarını da belirleyen Allahu Tealadır. Bu sınırları Allahu Teala belirlediği için bunları gözetmekte ibadettir.

Zamanın değişmesiyle veya toplumsal ve sosyal şartların değişmesi ile mahremiyet hükümleri değişmez. Gerek Nişanlık döneminde gerek diğer zamanlarda İslam’ın hükümlerine riayet etmeyenler elbette fiillerin dünyevi risklerinede ahiretteki cezalarına da katlanmak zorunda kalacaklardır.

Nişan sürecinin sağladığı faydalar:

1) Evlenecek kimseler için yıllarca doğup büyüdüğü aileden bir anda ayrılması zor olacaktır. Ancak nişanlılık süreci ayrılığın doğal bir şekilde gerçekleşmesi için yavaş yavaş hazır hale gelmesini ve evliliğe kendilerini hazırlamasını sağlar. Bu zamana kadar hayatın sorumlulukları anne ve babanın omuzlarında olduğu için kız ve erkek bir anda hayatının yükünü omuzlarına almaya hazır değillerdir. Bu nişanlılık süreci ise ortak bir yaşamın sorumluluklarını benimsemek için kendilerini hazırlayabilecekleri bir fırsattır. Bununla beraber bu süreçte erkek eşiyle oturacağı evini ve gerekli eşyalarını hazırlama fırsatı elde etmiş olur.

2) Nişanlılık süreci, ileride aile kuracak kişilerin birbirini tanımasına imkan sağlar. Her iki tarafa da ahlak ve kişiliklerini inceleme fırsatı verir. Böylece taraflar birbiri hakkında fikir sahibi olur. Maddi ve manevi değer ölçülerini öğrenirler.

3) Bu nişanlılık sürecinde kız ve erkek eğer daha önce İslam'ın evli kişilere yüklediği sorumlulukları ve görevleri öğrenmedilerse ayet ve hadislerde geçtiği üzere evli kişinin eşine, çocuklarına ve diğer aile fertlerine karşı sorumluluklarını öğrenir. Bu konuda sağlam deliller üzere yazılmış bilinçlendirici kitapları okuyabilirler.

Nişan halinde iken yersiz beklentiler

Bazen kız ve erkek veya aileleri birbirlerinden gereksiz şeyler istemektedirler. Birbirlerine ağır yükler yüklemektedirler. Bundan dolayı tanışıp kaynaşıp yeni akrabalar edinme yoluna girdikleri tatlı günleri acı ve huzursuz günlere çevirmektedirler.

Bugün yaşadığımız toplumda nişan alışverişi adı altında gereksiz belki de hiç ihtiyaç olmayan şeylere ihtiyaçmış gibi para harcanmaktadır. Halbuki İslam’da nişan nikah gibi olmayıp erkekte kızdan henüz eşi gibi yararlanmadığı için erkeğe maddi olarak fazla bir sorumluluk yüklemez. Sadece hediye alarak iki taraf arasında ısınmaya ve yakınlaşmaya vesile olacak şeyler alınabilir.

Evlilik yolunda adım atıldığına dair iki tarafın yakınlıklarının çağrılıp nişan töreni yaparken alacak kişinin maddiyatını zorlamayacak şekilde o gün giyilecek bir elbise gerekli şeyler ve nişan için toplanan kişilerin beraber yiyeceği, ikram edilecek şeylerin alınması nişan alışverişi açısından yeterli olacaktır.

Takı olarak da erkek isterse ve maddiyatı uygunsa, kız tarafının onu zorlama hakkına sahip olmadığı halde kıza hediye alabilir. Bunlar dinimizin emrettiği veya yasakladığı şeyler olmadığı için sadece İslam’ın önem verdiği aileyi kurma yolunda fayda sağladığı ve eşlerin arasında sevgi ve ısınmaya vesile olduğu için müstehap sayılmıştır. Ancak evlilik görüşmesi yaptıktan ve kesin karar aldıktan sonra nikah oluncaya kadar erkeğin evleneceği kadını gerek nişan günü gerekse diğer zamanlarda cilbabı (dış tesettürü) olmadan görmesi caiz değildir. Aynı şekilde erkeğin babasının da nikahları kıyılmadan gelin adayını görmesi haramdır.

Nişanlılık Süresi

Bu konuda dinimizde kesin bir süre belirlenmemiştir. Ancak nişanlık süresini uzatmak sınırların çiğnenmesine veya şeytanın; fitneye sebep olan, ahlak yoksunu, Allah korkusu olmayan insanların dedikoduya veya tarafları birbirine kışkırtmasına fırsat tanıyacağı için iyi olmayacaktır. Ancak ailelerin birbirini tanıması evlenecek kişilerin evlilik fikrine alışıp evlilik hazırlığını ve erkeğin şeri sorumluluğu kadar evinin ve eşinin rızkını temin ettikten sonra hemen evlenmeleri gerekmektedir. Bu konuda farklı şeyler söylensede çoğunlukla üç ile altı ay gibi bir zaman geçmemesi söylenmiştir. Bu süre normal karşılanmıştır. Ancak imkanı olan ve kendine hemen evlenmeyi ihtiyaç hissedenler daha erken de evlenebilir.

Bazen insanlar sırf tarafların sınırlara uyma yükümlülüğünü kaldırmak amacıyla dini nikah kıymaktadır. Bu ise bazı sakıncaları beraberinde getirmektedir. Çünkü nikah kıyıldığında nişanlılık bitmiş evlilik hayatı başlamış olur. Karı-koca arasında birtakım haklar ve sorumluluklar başlar. Bu haklar ve sorumluluklar düğünle nikahın kıyılıp kadının o erkeğin hanımı olduğunu topluma duyurmadığı için bazı zamanlarda suistimale uğrayıp birtakım mağduriyetlere sebep olabiliyor.

Eğer nikahtan sonra 'nasıl olsa nikahımız kıyıldı' diye ailevi münasebet gerçekleşecek olsa, tenha bir yerde bir süre başbaşa kalırlarsa, birlikte olmasalar dahi düğün olmadan ayrılırlarsa erkek kadının mehrini vermek zorunda kalır. Eğer erkek hanımını boşamazsa iki taraf düğünden vazgeçip o evliliği iptal etmek isterlerde erkek boşanmadıkça iptal edemezler ve o kadın da başka biriyle evlilik yapamaz. Aynı şekilde toplumun nazarında evli olmadıkları için erkek ölmüş olsa kadının, eşinin malında hakkı olan mirastan mahrum edilme ihtimali vardır.

Ayrıca nikah kıyıldığı için nişanlısıyla gezenlerin nikahlı oldukları toplum tarafından bilinmediği için zanna ve fitneye sebep olabilir. Diğer bekarlar için kötü örnek olabilirler.

Nişanı bozmak

Nişanda asıl olan evlenme ile sonuçlanmasıdır. Bununla beraber bazen istenmeyen durumlar da meydana gelmektedir. Birbirini tanıma süreci içinde taraflardan biri veya her ikisi evlenmelerinin doğru olmayacağına karar verebilirler. Beraberliklerini sürdüremeyeceğini düşünen tarafların nişan dönemini olumsuz olarak sona erdirmesi (nişanı bozması) mümkündür. Taraflar içinde bir haktır.

Evlenmeye dair bir vaat içermesine rağmen nişanlılardan birinin evlenmekten vazgeçmesi halinde diğer tarafın, evliliğe zorlama veya nişanı bozan tarafı dava etme hakkı yoktur.

Eğer taraflardan birisi veya her ikisi istemedikleri halde veya zorlanarak evlendirilmeleri halinde ilerde ya ömür boyu mutsuz bir evliliği çekmek zorunda kalırlar ya da bu evlilik boşanmayla sonuçlanacaktır. O takdirde her iki tarafta maddi manevi bir çok zararlar göreceklerdir. Ancak olumlu ilerlemiyen tarafların nikah kıyıp evlenmeden nişanı bozmaları halinde, ilerde daha büyük zararların önüne geçilmiş olur. Zaten nişan döneminin bir hikmeti de tarafların nikahtan önce karşı tarafla birbirini daha iyi tanımasıdır.

Nişan bozulunca karşılıklı verilen hediyeler ve takıların iadesi konusunda mezheplerin görüşleri

Hanefi mezhebine göre: Nişan hediyeleri hibe sayılır. Bundan dolayı şayet verilen hediyeler zayi olmuş veya tüketilmiş, kullanılmışsa karşı taraftan ödenmesi istenmez. Mesela takılar kaybolmuş, kumaşlar elbiseler yapılmışsa bunlar ödetilmez. Ancak verilen hediyeler duruyorsa onları geri ister ve alır.

Şafii mezhebine göre: Nişan kimin tarafından sona erdilerse erdirilsin hediyeler geri istenebilir.

Hanbeli mezhebine göre Hediyeyi veren taraf nişanı bozarsa hediyeyi geri alamaz aksi taktirde alabilir.

Maliki mezhebine göre Maliklerin bu husustaki görüşü ise her iki tarafın mağdur olmaması bakımından daha isabetli görünmektedir. Maliki âlimlerin meseleye tarafların nişandan dönmeleri açısından bakıyorlar. Şöyle ki nişandan erkek dönmüşse verdiği hediyelerin hiçbirini alamaz. Ancak kız tarafı dönerse erkek hediyelerini geri alabilir. Hediyeleri kaybolmuş veya kullanılmışsa kız tarafına tamamını ödemesi gerekir. Hak ve adalet bunu göstermektedir. (İslam fıkıh ansiklopedisi 9:26)

Nişanlanan tarafların eğer ciddi bir sorun yoksa sadece basit dünyevi ve dışarıdaki insanlardan kaynaklı basit olaylar sebebiyle nişanı bozmaları dinen, ahlaken, vicdanen ve örfen doğru değildir. Çünkü nişanla iki taraf birbirine evleneceklerine dair söz vermiştir. Allahu Teala da müminlere sözlerinde durmalarını emretmiştir.

"Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir." (İsra 34)
 
Ayrıca müminlerin vasıfları sayılırken Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurur:

"Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler" (Müminun 8)

Ayetteki 'Ahit' ifadesi hem kendi aralarındaki ahitleri hem de Allahu Teala‘ya karşı verdikleri ahitleri kapsar.

Her ne kadar nişanlanma taraflara ve evlenme mecburiyeti yüklemese bile geçerli bir sebep olmadan meydana gelen nişan bozulmasında mağduriyetin olmasına ve tarafların incinmesine sebep olmaktadır. Zaten nişanın bozulması genellikle toplumlarda da hoş görülmemektedir.

Rabbim bizleri ve tüm Müslümanları kendi rızâsına vesile olacak aile ve kardeşlik kurmamıza muvaffak kılsın.

Hamd dünya ve ahiretin mutlak hâkimi olan Allah’adır.

Selam ve dua ile...

 
Whatsapp Destek