Narsistik Kişilik Bozukluğu

Kültürel kodlarımıza baktığımızda, geçmişte ebeveynlerin çocuklarına katı bir disiplin uyguladığı, hiçbir şekilde dikkate almadığı, hatta zaman zaman meclislerinden kovduğunu  görürüz. Otuz yaş ve üstü bireyler çocukluk döneminde bunlardan bazılarına muhakkak maruz kalmıştır. Yeni nesil ise; pedagogların çoğalması, psikoloji biliminin revaç bulması ve sosyal medya ile bu tür bilgilere çabuk ulaşılır olması sebebiyle, günümüz ebeveynlerince küçük kral/kraliçe muamelesi görmekte. Örneğin; geçmişte evlenen bir kıza ailesi “gelinliğinle girip kefeninle çıkarsın” diyerek ayrılık olgusunu tamamen zihninde sonlandırırken, günümüz psikoloji, pedagoji bilen ebeveynleri “odan öylece kalacak, eğer bir sıkıntı yaşarsan çık gel” diyerek daha yuva kurulmadan boşanma olgusunu  çocuklarının zihinlerine yerleştirmekteler. Günümüz boşanma oranlarının hızlı artışının bir sebebi de bu şüphesiz. Her iki dönemin ebeveynlerinin niyetleri iyi ya da kötü olabilir. Bu, konumuz dahilinde değildir ve tartışılabilir fakat örnekte görülmesi gereken, ifrada ve tefride kayan iki narsist ucun, günümüzde narsist çocuklar yetiştirmesi ve bu örüntünün katlanarak devam etmesidir.
Bu ay “Cibril Hadisi” olarak bilinen rivayette, Rasulullah’ın (sav) kıyamet alameti olarak ifade ettiği “cariye efendisini doğurduğu zaman” lafzının günümüz karşılığını irdeleyeceğiz; narsizm. Bu lafızla ilgili muteber  üç görüşten biri olan; çocukların, ebeveynlerini adeta bir köle gibi kullanılışının sebeplerini ve yapılması gerekenleri Allah teâlânın yardımıyla anlamaya çalışacağız.
Narsistik kişilik bozukluğu tanısı yetişkinlere konulsa da, alt metninde çocukluk dönemi olduğundan aslında bir çocuk gelişimi konusu ve  kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülen bir kişilik bozukluğu.
Narsizm Nedir ?
Kişinin kendini başkalarından üstün görmesi, insanlar tarafından beğenilme takıntısı ve empati/eşduyum yoksunluğu olarak bilinen, çocukluk döneminde temelleri atılıp  genç erişkinlik döneminde kendini gösteren düşünce ve davranış bozukluğudur.
“Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler kendilerini fiziksel ve ruhsal yönden aşırı beğenen, üstün gören, sürekli beğeni, ilgi ve onay bekleyen; gittikleri her yerde hemen özel ilgi göreceğine, üstün bir yeri hakkettiğine inanan kişilerdir. En güzel, en başarılı, en parlak kişi odur ya da o olacaktır. Böylesine yoğun narsistik beklentiler içinde hayal kırıklıkları ve incinmeler de o denli sık olabilir. Bireyin benlik saygısı, dışardan gelecek ilgi, beğeni, onaylarla beslenmektedir. Söz konusu kişiler eleştiriye kapalıdırlar ve sürekli övgü beklerler . Bu nedenle görünüş ve davranış hep bunları elde etmeye yöneliktir.
Beklentileri karşılanmayınca benlik saygıları hemen düşer. Kendilerini yüceltmek, daha üstün görmek ve göstermek için başkalarını kullanır, hatta sömürürler. Arkadaşlıkları yalnız bu yönde çıkar sağlamak içindir. Başkalarının duygu ve düşüncelerine, gereksinimlerine eşduyum gösteremezler. Bu nedenlerle ilişkilerde bencil, ben-merkezcil olarak tanınırlar.
Diğer Belirtileri :
Narsistik kişilik bozukluğu, aşağıdaki maddelerden en az beşinin var olması ile, genç erişkinlik döneminde başlayan beğenilmeye ve takdir görmeye yönelik aşırı ihtiyaç ve empati/eşduyum yokluğu ile ortaya çıkan sürekli davranış biçimi olarak da tanımlanabilir.
 1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşıma, başarılarını ve
yeteneklerini abartma, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi
bekleme.
2. Çok fazla başarı, güç, zekâ, güzellik üzerinde kafa
yorma.
3. Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanma.
4. Çok beğenilmek isteme.
5. Hak kazandığı/ her şeye hakkı olduğu duygusu taşıma.
6. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanma ve kendi amaçlarına
ulaşmak için başkalarının zayıflıklarını kullanma.
7. Empati (eş duyum) yapamama. Başkalarının duygularını tanıyıp,
tanımlama ve ihtiyaçlarının farkına varıp, bu ihtiyaçların giderilmesi konularında
isteksiz olma.
8. Çoğu zaman başkalarını kıskanma ya da başkalarının kendisini
kıskandığına inanma.
9. Kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergileme; eleştirilere
karşı öfke, utanç veya küçük düşme tepkisinde bulunma.” [1]
 Neden Oluşur ?
1-Çocuklarına adeta “küçük kral/kraliçe” muamelesi yapan ebeveynler onlara karşı aşırı duyarlıdırlar. Bir dediğini iki etmez, sınır koymaz, hayır diyemez, onlara haz odağı bir yaşam sunarlar. Böyle çocuklar daha ilk yıllarda kendilerini diğer çocuklardan daha özel ve üstün hissederler ve bu, yetişkinlik yıllarında narsizme yol açabilir. Bu tür narsizme büyüklenmeci narsizm denir.
2-Üstte anlatılan modelin tersi olarak bu ebeveynler çocuklarını baskılar, yok sayar, dikkate almazlar.  Ebeveyn tarafından böyle bir muamelede bulunan çocukta bir kimlik karmaşası oluşur. Bu karmaşayı çocuk ilk yıllarda pek dışa vurmasa da yetişkinlik yıllarında toplumda var olabilme adına kendisini, olduğundan/hissettiğinden çok daha farklı göstererek insanlar tarafından kabul görme ve onaylanma çabası içerisine girer.  Bu narsistler zaaflarını insanlardan gizler adeta mükemmel bir portre çizer. Fakat göründüğünün aksine iç dünyasında silik, özsaygısı olmayan, kendiyle kavgalı bir yapıya sahiptir. Bu tür narsizm ise kırılgan narsizm olarak adlandırılır.  
Neler Yapılabilir
Çocukların aile tarafından aşırı duyarlılığına veya duygusal ihmale uğramışlığına ek olarak; çocuğa uygulanan şiddet, aşağılama , değersizleştirme de narsizme yol açabilir. Freud “ tatmin edilmemiş duygular/ eksiklikler yetişkinlikte daha büyük sorunlara yol açar”  der. Bu sebeple çocuklarımıza ilgiyi, sevgiyi, onaylamayı yeterli miktarda vermek psikolojik sorunların önüne geçecektir. Bilinmelidir ki anne babasının sevip değer vermediği bir çocuk başkalarını sevip değer veremez. Çocuk görmediği şeyi yaşamına aktaramaz.
Ebeveynlerin istek-ihtiyaç ayrımı yaparak çocuklarının isteklerine değil, ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmaları gerekir. Çünkü çocukların istekleri her zaman makul olmayabilir fakat ihtiyaçları her zaman insanidir.
Sınırlar konulmalı nerede duracağı, nereye kadar ilerleyebileceği çocuğa açıkça gösterilmelidir. Bilinenin aksine çocuklar kuralları sever çünkü çocuğa sunulan sınırsız özgürlük alanı çocuğu tedirgin eder. Çocuk girdiği her ortamda önce sınırları kontrole  sonra iletişime başlar.[2]
Koşullu sevgiden uzak durulmalı, çocuğa -nasıl bir karakter yapısı olursa olsun- ailesinin her zaman onun yanında olacağı gösterilmelidir.
Çocuğa gereksiz, yersiz övgü ve yergi yapılmamalıdır. Övülecek olduğunda yaptığı işteki erdemli davranışlar övülmelidir. Örneğin “ne kadar da sabırlı bir şekilde yaptın." Şeklinde, yerileceğinde şahsı değil davranışı yerilmelidir. “ Bu yaptığın hiç doğru bir davranış değildi.” Şeklinde yaklaşımda bulunulmalıdır.
 Peki böyle yetişen her çocuk narsist olur mu?
Yukarda bahsedilen maddelerin tamamı yahut bir kısmı uygulanarak yetişen bir çocuk dahi, Allah teâlânın rahmetiyle fıtratı korunmuş olarak yetişebilir yada çabalayarak iyileşebilir. Bu konuda Allah teâlânın yardımı,  ebeveynlerin şuuru , çabası  ve yukarda anlatılan muamelelerden kaçınması çok önemlidir.
Rabbimiz bizleri ve nesillerimizi çağın her türlü hastalıklarından el-Hafîz ismi ile korusun. Allahumme Amin
 
[1] Narsisizm ve Narsisizmle İlgili Araştırmalar Üzerine Bir Gözden Geçirme. Nesne Dergisi, 1 (2)
 
[2] Bu konu çok önemli olduğundan inşaAllah başka bir yazıda tafsilatlandırmaya çalışacağız.
Whatsapp Destek