Nikâh Ve Düğün

Hamd; bizlere maddi, manevi sayısız nimetler veren ve bizim hayatımızı eş ve çocuklarla güzelleştiren Allah’adır.

Salât ve selâm; halkını yönetmede, kadınlara eş, çocuklara baba olmada örnek olan Muhammed’e (sav), ailesine ve ashabının üzerine olsun.

“Allah sizin için kendi nefislerinizden eşler yarattı. Eşlerinizden de sizin için çocuklar ve torunlar yarattı. Sizi temiz şeylerle rızıklandırdı. (Hâl böyleyken) batıla inanıp Allah‘ın nimetini inkâr mı ediyorlar.”(Nahl 72)

Değerli okuyucularımız; geçen ayki yazımızda çeyiz ve mehir konusundan bahsetmiştik. Bu ayki yazımızda ise nikâh ve düğünden bahsedeceğiz.

Kardeşim, Müslüman; tüm hayatını yaratıcısının emirlerine uygun olarak yaşamaya çalışan bir insandır. Yaptığı her işte, her harekette, önce Rabbinin rızasını gözetir. Herkesten önce O’nu memnun ve razı etmeye çalışır.

Bütün işlerinde olduğu gibi evliliğinde de İslâm’ın koyduğu kurallara uymaya gayret gösterir. Allah’ın rızasını her şeyden önde tutan bir mümin, cahiliye insanları gibi “Düğün bu, hayatta bir kere olur” diyerek İslâm’ın haram kıldığı şeyleri yaparak nikâhı ve düğünü yapmaya kalkışmaz.

İşte bütün bunlardan dolayı evlilik yapan kişinin gerek nikâhtan öncesi gerek ise nikâh ve sonrasına dair evlilikle ilgili İslam’ın koyduğu ölçüleri bilmesi gerekir ki evliliğini Rabbinin rızasına vesile olacak bir ibadete çevirebilsin.

NİKÂH

İslam’da nikâh: Cinsel yaklaşmayı ve diğer evli olmayan yabancı erkek ve kadının yapması caiz olmayan şeyleri helal kılmak için kadın ve erkek arasında yapılan akittir.

Nikâh, Allah’ın emri, Peygamberimizin sünnetidir.

Nikâh, diğer bir deyimle evlenmek, yuva kurmak, yeryüzünde nesli devam ettirmek ve aile yuvasında huzuru sağlamak için Allah-u Tealâ’nın koymuş olduğu bir sünnettir.

Nikâh akdinden amaçlanan şey: Eşlerin, Allah‘ın emrine göre birbirinden helallik üzere yararlanması, nefsâni arzularını yatıştırması, sâlih nesil yetiştirmesi ve ailede çocukların terbiyesi konusunda karşılıklı olarak yardımlaşmayı sağlamaktadır.

Nikâh akdinin geçerli olabilmesi için dört şart vardır:

1) Velinin izni. Eğer veli yoksa İslâm halifesi veya Müslümanlara veli konumunda olan bir kişi onun velisi olur.
 
2) Kadının rızası. Eğer kadın dul veya akıl baliğ ise veya bakire ve akıl baliğ ise babasından başkası onu evlendirebilir.

3) İki adil şahit. Nikâh önemli bir akit olduğu için şahitlerin huzurunda yapılmalıdır. Bu hem nikâhın duyurulması için hem de ihtilaf anında meselenin çözülmesi için lazımdır. İşte bundan dolayı peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Nikâhta şu dört kimsenin bulunması lazımdır kadının velisi, damat ve iki şahit” (Dârekutnî)

Nikâhta şahitlik yapacak kişilerin hür, akıllı, ergen ve Müslüman olması lazımdır. Şahitlerin ya iki erkek ya da bir erkek iki kadın olması gerekir. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurur: “Erkeklerinizden iki kişi şahit bulundurun, iki erkek yoksa bir erkek ile iki kadın da olur. (Bakara 282)

4) Îcab ve kabul.
Evlenecek taraflardan birisinin ilk olarak yaptığı teklife îcab denir. “Benimle şu anda evlenmeyi kabul ediyor musun?” teklifine îcab (kabul ettim) diye cevap vermekle kabuldür.
Evlenecek kadın ve erkeğin îcap ve kabul ile ilgili sözlerin aynı mecliste söylenmesi ve işletilmesi gerekir.

Erkekle kadın arasında bu îcab ve kabul meydana gelirse nikâh gerçekleşmiş olur.

Nikahta Konuşma Yapmak ve Dua Etmek

Çoğunluk müçtehitlere göre, evlenecek erkeğin veya nikâh kıyılacak yerde ehil olan birisinin nikâhtan önce bir konuşma yapması müstehaptır. Bu konuşmanın Allah’a hamd ile başlaması, Peygamberimize salât ve selam, şehadet kelimeleri, evlilik ve dua ile alâkalı bazı ayetleri okunması nikâh merasimine uygun olur. Aynı şekilde bu konuşmayı yapacak kişi sadece Allah’a hamd edip Peygamberimize de salât ve selam edip nikâh kıyması da mümkündür veya doğrudan nikâh akdine geçilmesi de yeterli olacaktır. Çünkü konuşma bir vacip değil müstahaptır. Bu konuda delil olabilecek hadislerden birisi de Sehl İbni Sad’ın naklettiği şu hâdistir: “Peygamber (sav), Bir adamın, evlenmek istediğini söylemesi üzerine adamla kadını evlendirdiği zaman; “Seni onunla Kuran’dan bildiğim sureler karşılığında nikâhladım” demiş ve bir ön konuşma ya da dua yapmamıştır.” (Tirmizi; Buhari; Ebu Davud)

Eşlerin Nikâhtan Sonra Tebrik Edilmesi Sünnettir.

Ebu Hureyre(ra), Rasulullah’ın (sav) evlenen birini şu şekilde tebrik ettiğini nakletmiştir:

“Allah-u Tealâ ikinize bu evliliği bereketli kılsın, üzerinize bereket indirsin ve ikinizin arasını hayırla birleştirsin.” (Ebu Davud)

DÜĞÜN (NİKÂHI İLAN ETMEK)

Müslüman, üzüntülü ve sıkıntılı günlerinde sabredip Allah’a tevekkül ile ondan yardım isteyerek sükûnet bulur. Sevinçli ve neşeli günlerinde de bunu dışa yansıtarak İslam’ın izin verdiği ölçüde eğlenir. Müslümanların hayatında sevincin sembolü olan iki vakit vardır. Bunlar; düğün ve bayramlardır. Sünnette belirtildiğine göre nikâhta aranan şartlardan birisi de nikâhın ilan edilmesidir. Böyle bir ilan (düğün) meşru evlilikler ile gayrimeşru münasebetleri birbirinden ayırır. Bu hususta peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Bu nikâhı (evlenme işini) ilan edin ve halka duyurun." (Buhari Nikâh 48)

 Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Şu nikâhı etrafa duyurun, onu mescitlerde yapın ve nikâh dolayısı ile tefler çalın.” (Tirmizî 6)

Yine bir hadisinde de “Ayşe (ra) sizin eğlenceniz yok mu? Çünkü insan eğlenceden hoşlanır” buyurmuştur. (Buharî ; İbni Mâce)

Ayşe’den (ra) şöyle rivayet edilir: “Bir gün Allah‘ın Rasulü benim yanıma girdi. Yanımda iki tane de cariye vardı. Tef çalıp bazı sözler söylüyorlardı. Rasulullah yatağa uzandı ve yüzünü öbür yana çevirdi. Bu arada babam Ebu Bekir de yanımıza girdi ve beni azarlayarak ‘Rasulullah’ın yanında şeytan çalgısını mı çalıyorsunuz’ dedi. Rasulullah, ona dönerek şöyle buyurdu: “Ya Ebu Bekir, onları bırak. Her toplumun bir bayramı vardır bu da bizim bayramımızdır.” (Buhari; İbni Mâce)

Bütün bu rivayetlere baktığımızda peygamberimiz düğün esnasında meşru ve helal daire içerisinde eğlenerek düğün yapılmasına müsaade etmiştir.

Müslüman’ın düğünü gayrimüslimlerin düğünü gibi İslam’ın haram kıldığı şekilde içkili, erkek-kadın karışık, ahlâksızlığa teşvik edici şarkılı-türkülü olmaz. Müslüman kişi bu haramlardan uzak durmalı ve bunların yapılmasına da razı olmamalıdır. İslam bir bütün olarak hayatın her alanında yaşanmalıdır. Bazı alanlarda yaşanan bazı alanlarda terk edilmemelidir. Bizler hayatımızın her safhasını İslam’a göre düzenlediğimiz gibi düğünlerimizi de İslam’ın sınırlarına göre düzenlemeliyiz. 

Müslüman kardeşlerim, şayet düğünümüzü eğlence ile geçirmek istiyorsak İslam’ın haram kılmadığı eğlencelerden bazılarını burada bahsedebiliriz.

* Çalgı aletleri olmaksızın sadece tef eşliğinde bazı ilahi, neşid ve kasideler söylenebilir. Biz bunların caiz olduğuna delil olacak bazı hadisleri az önce zikretmiştik.

* Kimsenin onurunu rencide etmeyecek, bir kişiyle alay niteliğinde olmayacak ve öğüt alınacak mesajlar içeren piyesleri dini içerikli bilmeceler ve bilgi yarışmaları düzenlenebilir.

* Kuran ve sünnette bizlere örnek olarak haber verilen salih kimselerin hayatları ve yaşantıları ile ilgili kıssalar anlatılabilir.

* Peygamberimizin, sahabelerin ve sonraki âlimlerin örnek alınabilecek evlilik hayatları ile ilgili anlatımlar yapılabilir.

*  Gelen davetlilere hoş geldin içerikli bir konuşma yapıp biraz Kur’an okuyup uzun olmaksızın herkesin sıkılmadan dinleyeceği kısa ve öz bir sohbet anlatılıp, Müslümanlara, evlenen gençlere ve diğer gençlere dua edilerek tören tamamlanabilir.

“Hem kendin hem de mümin erkeklerle mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!” (Muhammed 19)

Bu ayetinde Rabbimiz Resul’üne hem kendisine hem de müminlere dua etmesini emretmiştir. Böylece müminlerin de birbirleri için yapacakları duanın önemi belirtilmektedir.

Velime düğün yemeği

Nikah ve düğünün en önemlisi sünnetlerinden biri de velime yemeğidir. Dostlarla, arkadaşlarla ve akrabalarla aynı sofrada yemek yendiği için bu ismi almıştır.

Düğün yemeğini verecek kişinin mali durumu iyiyse, israfa kaçmadan etli ve tatlı yemek yedirilebilir. Bu konuda Enes (ra) şöyle buyurmuştur. “Ben peygamberin Zeynep için yaptığı ziyafet kadar diğer zevceler için ziyafet yaptığını görmedim. Onunla evlendiğinde ziyafet için koyun kesmişti. (Buhari, Müslim)

Şayet yemek yedirecek kişinin mali durumu iyi değilse imkânı nispetinde içinde et bulunmasa da ziyafet verebilir. Nitekim Rasulullah insanların en cömerti olduğu halde bazı düğünlerde et ve ekmek ikramı yerine daha basit ikramlarda bulunmuştur. Safiyye (ra) ile evlendiğinde hurma ve kavut ikram etmiştir. (İbni Mâce)

Maalesef içinde yaşadığımız şu zamanda insanlar arasında düğün yemeği; sanki sünneti yerine getirmek değil de insanların yanında ‘Ne güzel yemek yedirdi’ denilsin diye yapılmaktadır. Bir kısım insanlar israfa giderek yemek yediriyor, bir kısım insanlar da mali durumu iyi olmadığı ve diğer düğün yemeği yedirenlerin yedirdiği gibi yemek vermeye gücü yetmediği için sünnet olan yemeği vermekten tamamen vazgeçiyor.

Halbuki insanın amacı sünneti yerine getirmek ise herkes kendi gücüne göre düğüne gelen misafirlerine yemek yedirmelidir. Az önce hadislerde geçtiği gibi gücü yeten etli bir yemek gücü yetmeyen de etsiz bir yemek yedirerek sünneti yerine getirme ecrini alabilir.

Birkaç çeşit olmak yerine misal bir kâse çorba ve biraz tatlıyla veya sadece gelen davetlilere ikram edecek kadar tatlı veya bir parça börek ve içeceklerle de velime yemeği yedirilebilir.

Evlenen kişiler “Ben bu şekilde yemek ikram edersem insanlar bu nasıl düğün yemeği derler” diye düşünmek yerine “Ben mali gücümün yettiği kadar yemek yediririm insanların ne dediği önemli değil” diye düşünse o zaman bu insanlara örnek olur, yaygınlaşır ve böylece herkes, hiç çekinmeden gücüne göre velime yemeği yedirebilir. Peygamberimiz sahabelerine de düğün yemeği vermelerini tavsiye etmiştir. Nitekim Abdurrahman Bin Avf’ın evlendiğini duyunca kendisine “Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver” buyurmuştur. (İbni Mace; Buhari)

Ali (ra) ile Fatıma (ra) evlenirken yarım ölçek arpa almak üzere zırhını bir Yahudiye bırakmış, bir miktar çekirdeği çıkarılmış kuru hurma, un, yağ ve yoğurt karıştırılarak hazırlanan bir yemek ve arpa ekmeği ikram edilmiştir. (Asım Köksal- İslam tarihi)

Düğün yemeklerinde haram olan şeylerin ikram edilmemesi riya ve gösterişten sakınılması gerekir. Nitekim hadiste şöyle buyurmuştur: “Velimeyi ilk gün vermek bir haktır, ikinci gün vermek güzeldir, üçüncü günde yemek vermekte ise şöhret ve gösteriş (korkusu) vardır.” (Ebu Davud ; İbni Mâce)

Diğer bir yandan bu davetlere zenginlerle birlikte fakirlerin de çağrılması gerekir. Hadiste şöyle buyrulur:

“Davetlerin en kötüsü zenginlerin çağrılıp fakirlerin mahrum edildiği düğün yemeğidir.” (Buhari; Müslim; Ebu Davud)

Davete icabet etmek


Herhangi bir ziyafete çağrılan kimsenin davete icabet etmesi gerekir. Ebu Hureyre‘den rivayet edildiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu: “Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir. Selamı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye iştirak etmek, davete icabet etmek, aksırana “yerhamükallah” demek.” (Buhari; Müslim)

Diğer bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz bir ziyafete çağrıldığı zaman ona icabet etsin. Kim davete icabet etmezse Allah ve Rasulüne karşı gelmiştir.” (Buhari; Müslim)

Selam ve dua ile...

 
Whatsapp Destek