Sosyal Öğrenme

İnsan canlısının dış dünya ile sürekli etkileşim içerisinde olması, ruh sağlığını besleyen fıtrî bir ihtiyaçtır.  Zihin dünyamız sürekli öğrenme, deneyimleme üzerine programlanmış olduğundan, etkileşim halindeyken de zihin öğrenmeye devam eder. Öyle ki uykuda dahi zihnimiz adeta paketleyip rafa kaldırdığı; çözümlenememiş problemleri, gelecek kaygılarını, çocukluktan bu yana gelen travmaları paketini açarak zihnimize sunar. Dolayısıyla uykuda dahi insan beyni çalışmaya devam eder.
 İnsan, dünyaya gözlerini açar açmaz  (özellikle ilk üç yılda)  zihinsel olgunluk dediğimiz 25 yaşına kadar öğrenmeye, deneyimlemeye yoğun olarak devam eder. Sonrasındaki yaşlarda ise yaş evrelerine göre öğrenme yavaşlar.
 Albert Bandura, çocuk eğitiminde dış kaynaklı, sosyal öğrenmenin ne kadar mühim olduğunu ölçmek amacıyla bir deney yapıyor. Bu deneyde bir grup çocuğa bir film izletiliyor. İzletilen filmde, deney için oluşturulmuş özel bir oyuncağa bağırıp hakaret eden, onu tekmeleyen bir yetişkin görülüyor. Bunu izleyen çocuklar, daha sonra teker teker oyuncakla dolu bir odaya alınıyorlar. Tam oyunlarının ortasında, biri gelerek bu oyuncaklarla artık başka bir çocuğun oynayacağını söylüyor. Oyuncak dolu odadan çıkarılan ve hayal kırıklığına uğratılan çocuk, içinde daha az oyuncağın bulunduğu bir başka odaya alınıyor. Bu odadaki oyuncakların arasında izlenilen filmde tekmelenen oyuncak da bulunuyor. Filmi izleyen gruptaki çocukların o oyuncağa tıpkı izledikleri yetişkin gibi saldırgan bir şekilde davrandıkları gözlemleniyor.
Deney, farklı formatlarda devam ediyor, fakat burada dikkatimizi çekmesi gereken bir kaç konuya değinelim;
  • Çocuklar; ebeveynleri, akrabaları bir yana hiç tanımadıkları kimselerin davranışlarını modelleyebiliyorlar.
  • Modellemeyi gözlemlediği yetişkin ile aynı duygu hali içerisine girdiklerinde ortaya çıkarıyorlar.
  • Olumlu-olumsuz, doğru-yanlış ayırt etmeksizin her davranış biçiminden çabucak etkilenebiliyorlar.
 Bu süreçte 4 aşamayı net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz:
1-Dikkat: Çocuk modelin davranışlarını gözlemliyor ve algılıyor.
2-Hatırlama (Zihinde Tutma): Çocuk, gözlediği davranışı belleğine kodluyor ve onu daha sonra hatırlamak üzere tekrar ediyor.
3-Davranışa Dönüştürme: Zihinde tutulan davranışları uygun durumlar oluştuğunda bedensel olarak sergileyebiliyor.
4-Güdülenme: Model alınan davranışlar sonucunda çevreden olumlu geri dönüşler alındığında, bu davranışların sergilenme sıklığı artabiliyor.[1]
Çocukların birçok düşünce ve davranış biçiminin, alışkanlıklarının ebeveyn kaynaklı olduğunu önceki yazılarda aktarmıştık. Fakat insanın sosyal olması ve çevresiyle etkileşim içerisinde olması; çocuğun gelişim seyrini yalnızca ebeveyne bağlı olan bir süreç olmaktan çıkarıyor. Bu noktada gelişim için; akrabaların, çevrenin, arkadaşların ve hatta toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Yani eskilerin dediği gibi; bir çocuğun yetişebilmesi için bir köy gerekiyor.
Dolayısıyla bizler çocuklarımızın gelişiminde yalnızca ebeveynlerin değil, çocuğumuzun iyi ya da kötü davranış ve düşünceleri modelleyebileceği kimselerin de olabileceğini bilmeliyiz. Bunu bilirsek;
  • Henüz küçük yaşlarda olup; yaşıtlarının olumsuz davranışlarından etkilenen çocuğumuzun, etkilendiği şeyi ahlâka çevirmesini önleyebiliriz.
  • Çocuğumuzu olumsuz etkileyen akraba ve arkadaşlarla daha dikkatli ve sınırlı iletişimler kurabiliriz.
  •  Öğrendiğimiz bilgileri paylaşarak onun gelişimi açısından güvenli ortamlar oluşturabiliriz.
  • 0-6 yaş aralığında çocuğumuzun en çok etkilenebileceği kimselerin biz anne babalar olduğunun bilincinde olup en güzel örnekliği sergileyerek sağlam temeller atabiliriz.  
 Bu sayılanlar gözümüzde çok zor; hatta imkânsız, bazen de (Allah korusun)  gereksiz gibi gelse de esasen bunların tamamı için kazanılması gereken tek şey; İslami bir şuur, Allah Teâlâ’ya, O'nun azametine duyulan haşyettir.
 Allah’tan sakınan bir kalp ile hareket ettiğimizde çocuğumuza olan davranışlarımızı, düşünce hatalarımızı düzeltir, ona emanet bilinciyle yaklaşırız. Allah’tan sakınan bir kalp ile hareket ettiğimizde yanlış davranışları olan; bizleri ve çocuklarımızı dünyalıklara sevk edenlerden uzaklaşırız. Böylelikle Rabbimizin “Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!”[2] Buyruğunu anlamış ve yerine getirmiş oluruz.
 
 
[1]  Deneyin bir sonraki merhalesinde başka çocuklara izletilen filmde yetişkine davranışı  karşılığında ödüllendirme ve cezalandırma yapılıyor. Sonrasında çocukların oyuncağa olan tavrı  ödül ve ceza  karşısında değişebiliyor.
[2] Tevbe, 9/ 119
Whatsapp Destek